I DID IT MYSELF PRODUCTIONS
- proudly presents -
**** B R İ Ç M A N T I Ğ I ****
yıllardanikibinonikiaylardanhaziran
- katkılarınızla sürekli güncellenerek geliştirilmektedir -
( SON GÜNCELLEME : 26.07.2020 )
PEŞREV
Büyüklerin "oyun" dedikleri olay zar, iskambil kâğıdı, v.b. belirli şans faktörü taşıyan bir “şey”in etrafında toplanan kişilerin “benim beynim senin beynini döver” güdüsüyle kazanmak için becerilerini sergiledikleri bir rekabet aktivitesidir. Kazanma isteği, önce kendine sonra başkalarına kendini ispat, prestij, başarı ve beğenilme arzusu -normal dozlarda- anlaşılabilir beşeri duygulardır. İlk başlarda rober oynanırken briç tabii ki bir oyundu. Kâğıdı iyi gelen takım büyük ihtimalle rakip takımı yener, maddi bir kazanç olur veya olmaz ama mutlaka zafer sevinci yaşar, egosunu beslerdi. Kim bilir, belki nadiren de olsa, günümüzde fenafillâh mertebesine erişmelerine çeyrek kalmış bazı briç erbabında rastlanan tavan yapmış kibir ve süper egoların sebebi de (eğer bir çeşit mesleki deformasyon değil ise) her halde buradan kalmadır. Oyunların müsabakaya dönüşmesi sonucunda rekabet arttıkça ne yazık ki paylaşma keyfi azalıyor.
Spor (Sistem-Prensip-Otorite-Rekor) denilince ise ilk başlarda geliştirilebilir beceri ama ille de kas gücüne dayalı rekabet aktiviteleri akla gelirdi. Çağımızda gelişen teknolojiye paralel olarak oluşan “Oturan İnsan” modeli ile birlikte çok şey değişti. Çünkü günümüzün ofis otomasyonu ve teknolojisi ile bireysel ve toplu taşınım araçları yok iken insanlar hareket eder, işlerine yürür, küçücük mahalle bakkallarında envai çeşit cips, gofret, abur cubur satılmaz, hele fast food hiç bilinmez iken, sağlıklı beslenirler, kısacası obez olmazlardı. Sonunda “Oturan İnsan” kaçınılmaz olarak oturduğu yerden kendine uygun “Zihin Sporları”, “Akıl Oyunları” kavramlarını yarattı.
Briç de bu gelişmeye ayak uydurmakta gecikmedi. Dublike briç ile şans faktörü azaltıldı. (Ama şükürler olsun hiçbir zaman örneğin satrançtaki seviyeye indirilemedi, aksi halde heyecan ve adrenalin katsayısı da düşerdi.) Turnuva sistemi ile rekabet ortamı yaratıldı, beceri faktörü öne çıkarılarak spor kapsamına alındı. (Bu arada Federasyon kapsamında olmasına rağmen ülkemizde nedense ligi olmayan tek takım sporu olduğunu da hatırlatıyorum.) Briç bu denli gelişip yaygınlaşınca pazarlanabileceği anlaşıldı, bir iş, bir endüstri haline geldi ve maalesef sonuçlar birer rakama dönüştü, dönüşüyor.
Bekleyin, çok yakında PC turnuvaları, dizüstü festivalleri, tablet şenlikleri de başlar. Çünkü bir çok bilgisayar oyunu artık kotalı kaynakların paylaşılması esasıyla çoklu oynanıyor ve sürekli gelişiyor.
Briç de sürekli gelişiyor. Hiçbirimiz geçen sene oynadığımız briçi aynen bu sene de oynuyoruz diyemeyiz. Kim bilir bu işi götüren matematikçiler seneye ne sistemler, konvansiyonlar çıkaracaklar. Üstüne üstlük bir de biz değişiyoruz. Zihin yeteneklerimiz bileniyor. Ama bunlar hep reformist gelişmeler, kökten değişim işin içine quantum girdiğinde olacak.
Bu doküman hiçbir sisteme en ufak bir gönderme yapmaz, hatta sistem(ler) konusu dışıdır. Sistemler, konvansiyonlar sürekli değişir ama briç mantığı/felsefesi ve ilişkileri/etiği sabittir. (Briç öğretmek gibi bir niyetim asla olamaz. Ama şunu söylemek isterim ki briç sadece kitaplardan öğrenilemez. Bütün kitaplar yazarının belirli bir zaman kesitinde “ben böyle oynuyorum” unu yazıyor ve yine bu nedenle de kaçınılmaz olarak süratle demode oluyor. Salt bilgisayara da pek inanmıyorum. Gerçek hayatı yaşamamış, nefes almıyor, tecrübeden yoksun, adrenalin ile tanışmamış. Gerçekten briç öğrenmek isteyenin, sadece konvansiyonları ezberletmeyen "iyi" bir ustanın postunun önünde diz çökmesi lazım. Onlar işi mantık ve felsefesiyle birlikte öğretirler.) Hani kitap okurken kenara alınan notlar var ya, işte beni daha çok ilgilendiren onlar. Bu nedenledir ki 48 + senelik briç hayatımda kulağıma küpe olan değişmez köşe taşı olabilecek cümleleri, gözlem, tavsiye ve çıkarımlarımı bir araya toplamayı düşündüm. İlaveten kadim öğretilerden ve tecrübeli ustalardan bazen esinti, bazen alıntı hatta utanmadan ağızlarından, kulaklarından, burunlarından, nerelerinden bulabilirsem çalıntılar yaptım. Tenezzül edenlerin görüş ve tashihlerini aldım. Ezberinize değil mantığınıza dokunmayı, akla davet ederken aynı zamanda briçten nasıl daha çok keyif alınırı yazmayı amaçladım. Sistem ve konvansiyon peşinde olanlar başka şeyler okusunlar, gerek piyasada gerekse de internette ciddi, hatta iddialı bir sürü kaynak bulabilirler. (Ör. : www.bridgewithdan.com) Bu doküman biraz ötekileştirilmiş, biraz alternatif, az biraz da paralel briç içeriyor.
Eğer ille de bir teşekkür yazmak gerekirse herkese teşekkür ederim, çünkü her masadan bir şey öğrenerek kalktım. En kötüsü bile, kötüye iyi bir örnek teşkil etmesi nedeniyle bana bir şey öğretmiştir. Ayrıca, bu doküman katkılarınızla sürekli güncellenerek geliştirilmektedir, katkılarınız için peşin teşekkürler.
“Brijör'ün Küpeleri” dediğim birinci bölüme (Brijör = "briççi/briç oyuncusu" anlamında Bridgeur/bridger kelimelerinin mot a mot tercümesi olup bendenizin Türkçemize kazandırdığı! bir kelimedir.) bu komprime notları, ikinci bölüme nerede, ne ortam ve ne vesileyle söylendiklerini tahayyülünüze bırakarak, şahit olduğum veya anonim bir sürü briç “jargon” ve esprisi koydum. Her iki bölüm de “aforizmik” karakterlidir. “Zayıf Açanın İkinci Konuşması” adını verdiğim üçüncü bölüm ise sizlerin bu dokümanı kendi tecrübelerinize dayanarak isterseniz genişletebilmek için alacağınız notlara tahsislidir. Son sözümden önce iki de komik ek var.
Haydi buyurun bakalım…
Spor (Sistem-Prensip-Otorite-Rekor) denilince ise ilk başlarda geliştirilebilir beceri ama ille de kas gücüne dayalı rekabet aktiviteleri akla gelirdi. Çağımızda gelişen teknolojiye paralel olarak oluşan “Oturan İnsan” modeli ile birlikte çok şey değişti. Çünkü günümüzün ofis otomasyonu ve teknolojisi ile bireysel ve toplu taşınım araçları yok iken insanlar hareket eder, işlerine yürür, küçücük mahalle bakkallarında envai çeşit cips, gofret, abur cubur satılmaz, hele fast food hiç bilinmez iken, sağlıklı beslenirler, kısacası obez olmazlardı. Sonunda “Oturan İnsan” kaçınılmaz olarak oturduğu yerden kendine uygun “Zihin Sporları”, “Akıl Oyunları” kavramlarını yarattı.
Briç de bu gelişmeye ayak uydurmakta gecikmedi. Dublike briç ile şans faktörü azaltıldı. (Ama şükürler olsun hiçbir zaman örneğin satrançtaki seviyeye indirilemedi, aksi halde heyecan ve adrenalin katsayısı da düşerdi.) Turnuva sistemi ile rekabet ortamı yaratıldı, beceri faktörü öne çıkarılarak spor kapsamına alındı. (Bu arada Federasyon kapsamında olmasına rağmen ülkemizde nedense ligi olmayan tek takım sporu olduğunu da hatırlatıyorum.) Briç bu denli gelişip yaygınlaşınca pazarlanabileceği anlaşıldı, bir iş, bir endüstri haline geldi ve maalesef sonuçlar birer rakama dönüştü, dönüşüyor.
Bekleyin, çok yakında PC turnuvaları, dizüstü festivalleri, tablet şenlikleri de başlar. Çünkü bir çok bilgisayar oyunu artık kotalı kaynakların paylaşılması esasıyla çoklu oynanıyor ve sürekli gelişiyor.
Briç de sürekli gelişiyor. Hiçbirimiz geçen sene oynadığımız briçi aynen bu sene de oynuyoruz diyemeyiz. Kim bilir bu işi götüren matematikçiler seneye ne sistemler, konvansiyonlar çıkaracaklar. Üstüne üstlük bir de biz değişiyoruz. Zihin yeteneklerimiz bileniyor. Ama bunlar hep reformist gelişmeler, kökten değişim işin içine quantum girdiğinde olacak.
Bu doküman hiçbir sisteme en ufak bir gönderme yapmaz, hatta sistem(ler) konusu dışıdır. Sistemler, konvansiyonlar sürekli değişir ama briç mantığı/felsefesi ve ilişkileri/etiği sabittir. (Briç öğretmek gibi bir niyetim asla olamaz. Ama şunu söylemek isterim ki briç sadece kitaplardan öğrenilemez. Bütün kitaplar yazarının belirli bir zaman kesitinde “ben böyle oynuyorum” unu yazıyor ve yine bu nedenle de kaçınılmaz olarak süratle demode oluyor. Salt bilgisayara da pek inanmıyorum. Gerçek hayatı yaşamamış, nefes almıyor, tecrübeden yoksun, adrenalin ile tanışmamış. Gerçekten briç öğrenmek isteyenin, sadece konvansiyonları ezberletmeyen "iyi" bir ustanın postunun önünde diz çökmesi lazım. Onlar işi mantık ve felsefesiyle birlikte öğretirler.) Hani kitap okurken kenara alınan notlar var ya, işte beni daha çok ilgilendiren onlar. Bu nedenledir ki 48 + senelik briç hayatımda kulağıma küpe olan değişmez köşe taşı olabilecek cümleleri, gözlem, tavsiye ve çıkarımlarımı bir araya toplamayı düşündüm. İlaveten kadim öğretilerden ve tecrübeli ustalardan bazen esinti, bazen alıntı hatta utanmadan ağızlarından, kulaklarından, burunlarından, nerelerinden bulabilirsem çalıntılar yaptım. Tenezzül edenlerin görüş ve tashihlerini aldım. Ezberinize değil mantığınıza dokunmayı, akla davet ederken aynı zamanda briçten nasıl daha çok keyif alınırı yazmayı amaçladım. Sistem ve konvansiyon peşinde olanlar başka şeyler okusunlar, gerek piyasada gerekse de internette ciddi, hatta iddialı bir sürü kaynak bulabilirler. (Ör. : www.bridgewithdan.com) Bu doküman biraz ötekileştirilmiş, biraz alternatif, az biraz da paralel briç içeriyor.
Eğer ille de bir teşekkür yazmak gerekirse herkese teşekkür ederim, çünkü her masadan bir şey öğrenerek kalktım. En kötüsü bile, kötüye iyi bir örnek teşkil etmesi nedeniyle bana bir şey öğretmiştir. Ayrıca, bu doküman katkılarınızla sürekli güncellenerek geliştirilmektedir, katkılarınız için peşin teşekkürler.
“Brijör'ün Küpeleri” dediğim birinci bölüme (Brijör = "briççi/briç oyuncusu" anlamında Bridgeur/bridger kelimelerinin mot a mot tercümesi olup bendenizin Türkçemize kazandırdığı! bir kelimedir.) bu komprime notları, ikinci bölüme nerede, ne ortam ve ne vesileyle söylendiklerini tahayyülünüze bırakarak, şahit olduğum veya anonim bir sürü briç “jargon” ve esprisi koydum. Her iki bölüm de “aforizmik” karakterlidir. “Zayıf Açanın İkinci Konuşması” adını verdiğim üçüncü bölüm ise sizlerin bu dokümanı kendi tecrübelerinize dayanarak isterseniz genişletebilmek için alacağınız notlara tahsislidir. Son sözümden önce iki de komik ek var.
Haydi buyurun bakalım…
Click here to edit.
BRİJÖRÜN KÜPELERİ
Bir: Kim ne derse desin “Briç Sporu” iki kural/lar üzerinde durur. Önem sırasıyla ilki “etik” ikincisi “mantık”. Etik karakterimizle ilgilidir. Yapılabilecek fazla bir şey yok! Sistem ve ona monte edilmiş konvansiyonlar ise olayı istatistik verilere göre matematiksel formüle ederek muhakememize düşen görevin ancak (sistemimize göre değişen) bir miktarını üstlenirler. Sistem hiçbir zaman mantığın görevinin tamamını üstlenemeyeceği gibi sadece mantık ve hafıza ile (sistemsiz) briç de mümkün değildir.
İki: Briçte diğer sporlardan farklı olarak zorlamayla daha fazla skor almak mümkün değildir. Yani basketboldaki gibi daha çok çalışayım bir basket daha atayım diye bir şey yoktur. Kazanılabilecek azami puan ancak rakibin size vereceği puan kadardır. Rakip ya vermemesi gereken bir deklareyi vermiş (açmaması gereken bir elle oyun açmış, girmemesi gereken bir elle sizin deklarenizin arasına burnunu sokmuş, gelmemesi gereken bir seviyeye/renge gelmiş, atmaması gereken bir DBL atmış, v.s.) veya vermesi gereken bir deklareyi vermemiştir. (Açması gereken bir elle oyun açmamış, sizi DBL’sız oynatmış, zon/şlem kaçırmış, yarışmamış/ baraj yapmamış, v.s.) Yukarıdakiler doğal olarak sizin için de aynen geçerlidir. Yani söyledikleriniz kadar söylemdiklerinizden de sorumlusunuz. Dolayısıyla “salona oynayın". Herkes bu elle ne oynar diye düşünün, kulüpte oynuyorsanız etrafınıza bakın, oyuncuların kalitesini gözleyin. Ona göre oynayın. Salona uyun, dışına çıkmayın. Sürüden ayrılmayın. Unutmayın ki vasat oyuncular istatistiklere göre her seansta 2 hata yapar. Dua edin ki o hataları sizin masanızda yapsınlar. Zaten “Briçte rüzgâr olmadan birinci olunamaz” cümlesindeki “rüzgâr”dan kasıt da budur. ( Bu oran, rakibin 2 kişi olduğu, masa adedi ve kaç board oynandığı düşünüldüğünde küçümsenmeyecek bir orandır.) Bu strateji sizi her zaman %50’nin üstünde tutar. %50+ da briçte kötü bir skor sayılmaz.
Üç: “Her kartın dili vardır.” Bu cümleyi unutmazsanız briç hayatınız değişir. Hiçbir kart boşa atılmaz! Savunmadaysanız ortağınız oynadığı kartla her zaman size bir şey anlatmak istiyordur. Onu anlamaya çalışın. Ya gel/gelme diyordur, ya sayı veriyordur, ya renk apeli veriyordur, ya bu kart artık işe yaramaz, v.s. diyordur. Onu çözmeye çalışın. Siz de aynısını yapmaya gayret edin. Deklaransanız rakip de aynı şekilde oynayacaktır. Rakibin de kartlarına dikkat edin. İyi sinyalizasyon olmadan iyi savunma yapılamaz. Savunma ataktan başlar. Bütün sinyalizasyon tekniklerini bilin ki rakibi de anlayabilin. Sinyalizasyon bir sanattır. Ortağınızla iyi bir sinyalizasyon tekniğiniz/birlikteliğiniz olsun. Ama şunu da bilin: apel, eğer rakibi yanıltmak için verilmemişise ortağa verilmiş bir emir değil bilgidir. Ortaklar bu bilginin savunma plânında öncelikle değerlendirmeye alınacağından emin oldukları müddetçe sorun çıkmaz. Bilginin kime gerekli olduğu konusu çok önemlidir. Partnerinize vereceğiniz bilginin(lerin) sizden çok rakibe yarayacağını düşünüyorsanız sinyalizasyonu kesin. Son olarak, 7 oynanırken sinyal verilmez.
Dört: Sessizliği de dinleyin. Söylenenler kadar söylenmeyenlerden de çıkarımlar yapın. Kim ne dedi, ne diyemedi, ne atak etti, neden başka bir renk atak edemedi, DBL diyemedi, v.s. Susarak yalan söylemek konuşarak yalan söylemekten zordur.
Beş: Ortağınızı tanımıyorsanız mümkünse “kim uçacak - kim tutacak” iş bölümünü oyuna başlamadan konuşun. Bu iş bölümü sisteminiz kadar önemlidir. Her ikinizde tutucu oynarsanız rakip masada at koşturur. Her ikinizde light/large oynarsanız sizi kimse toplayamaz. Aslında doğru olanı her iki oyuncunun da sistemlerine bağlı ve disiplinli oynaması, yeri geldiğinde her ikisinin de nerede durulacağını, nerede zorlama yapılacağını bilerek, birbirlerini anlamak suretiyle değerlendirme yaparak inisiyatif almalarıdır. Ortaklığın kıymet, kalite ve güzelliği de zaten buradan anlaşılır.
Altı: Kart oyununuz iyi ise bir üstten konuşmayı düşünebilirsiniz. Kart oyununuza pek güvenemiyorsanız veya rakip kuvvetliyse deklarelerinizde tutucu olun.
Keza, uyandırmalarınız light ise tutuşlarınız sağlam olmalı. Bu cümleyi tersi de doğrudur.
T/O uyandırma DBL larına karşı sizden beklenen tutum dengeliyken susmanız, dengesiz iseniz konuşmanızdır. İstisnalar hariç!
Yedi: Empası nereye atmalı? Empaskolik olmayın. Makbul ve muteber olanı empassız oynamaktır, ama mecbursanız ve emin değilseniz o empası sona bırakın. Oyun sonu (squeeze) ile de halledemiyor ve eğer halâ herhangi bir ipucu bulamadı iseniz tehlikeli tarafın el kapmamasını da düşünerek o renk kimde fazlaysa ona atarsınız. (İstatistik düşünceye göre soru şudur: Kutuda biri siyah diğerleri beyaz olan 13 çakıl taşı var. Bakmadan sol elinize 5 sağ elinize 8 tane taş alın. Siyah taşın hangi elinizde olma şansı daha fazla?) Yüksek yüzdeli manevralara öncelik tanıyın.
Sekiz: Direksiyonu bırakın, her şeyi ben kontrol ederim, son kararı ben veririm demeyin. Siz elinizi tarif edin. Bırakın biraz da ortağınız düşünsün. Ne ortağınızı nede rakibi küçümseyip hafife almayın. En akıllı benim demeyin, tam tersine –hiç kimseden çekinmeden- herkes benden akıllı, ben bunlarla nasıl başa çıkarım diye düşünün. Kendinize saygı duyun, bricinize güvenin.
Alçak profil göstermek her zaman işe yarar. Kim limite olursa ortağı kaptan olur. Bir an önce limite olup ortağınızı kaptan yapmaya çalışın. Elinizi anlattıysanız/limite olduysanız susma zamanınız da gelmiştir. Aynı değerlerle birden fazla deklare vermeyin. Bu aşamadan sonra sadece ortağınız soru sorarsa cevap verin. (Diğer konuşmalarınızı yarışma şartları kapsamında değerlendirin.) Şunu da unutmayın. Soruya soruyla cevap verilmez. Öncelikle varsa mutlaka ortağınızın duymak istediği cevabı/deklareyi verin. Size adın ne diye sorulduğunda "saat beş" demeyin.
Dokuz: Lütfen sayın:
a. Lövelerinizi sayın,
b. Puanınızı ve deklarelere göre ellerdeki puanları sayın,
c. Kartların markalarına dikkat edin, renkleri sayın,
d. Ellerin renk dağılımlarını sayın,
e. Rakiplerinizin kalp atışlarını hatta nefes alışlarını sayın. (En ciddi turnuvalar neden perdeli oynanıyor sanıyorsunuz? Demek ki her ne kadar etik/yasa dışı olsa da rakip ve ortağın davranışlarından bazı çıkarımlarda bulunmak mümkün ve yapılıyor. Bu imkânı niye siz de kullanmayasınız?) Psikolog olun.
Herkes sayabilir. Ama insan beyini tembelliğe meyillidir. Saymayı alışkanlık haline getirin. Böylece göreceksiniz ki oyun sonunda sanki elleri görür gibi olacak, beyninizin gücünden daha fazla keyif alacaksınız. Şunu dedi, şunu diyemedi, DBL attı/atamadı, elinden şimdiye kadar şu kadar puan çıktı, 2 puanı daha olsa oyun açardı demek ki Dam onda değil, bu deklarelere göre ortağımda azami şu kadar puan olabilir, v.s. diyebileceksiniz. Kartları doğru plâse edip kolayca squeeze yapabileceksiniz. Oyun sonu kaliteniz gelişecek. Bunun için birinci ön şart yavaş oynamaktır. Hızlı oynayana ekstra puan verilmiyor. Yavaş oynamaktan dolayı zaman cezası almak hızlı oynayıp hata yapmaktan iyidir. İkinci ön şart ise kart dağılımlarını ezberlemektir. En azından toplam % 71 frekans gösteren sırasıyla şu ilk 5 dağılımı: (4432 %21 - 5332 %15 - 5431 %12 -5422 %10 - 4333 %10) bilin. Böylelikle beyniniz bir de onlarla meşgul olmaz. Hiç olmaz ise o kısım otomatikleşir. (5-5 el gelme toplam ihtimali %4 tür.)
Ne kadar çok gözlem yaptığınız değil, neyin gözleneceğini bilmeniz önemlidir.
Dikkatini sınırlamayın; kendinizi oyuna vereceğim diye oyun dışındaki şeylerden çıkarılabilecek sonuçları bir yana atmayın. Herkesin yüzündeki değişikliklere dikkat edin. Ellerdeki dağılımları kestirmeye çalışın. Oyuncuların bakışlarından kozların, onörlerin kimlerde olduğunu anlamaya çalışın. Güven, sıkıntı, zafer, şaşkınlık gibi tavırlara bakılarak bazı sonuçlar elde edilebilir. Bir elin alınışından, onun alanın elinde aynı cinsten başka alıcılarının olup olmadığını kestirebilir, şaşırtmak için oynanan bir kartı oynanışındaki edadan anlayabilirsiniz. Ağızdan kaçan ya da rastgele söylenen bir söz, bir kağıdın düşüşü, ters dönüşü, görülmemesi için harcanan çaba ya da umursamazlık, kazanılmış ellerin sıralanıp sayılışı, sıkıntı, duralama, heveslenme, heyecan, … durumu değerlendirebilmenize yardım edebilir.
Sadece gördüğünüz 26 kartla değil 52 kartla oynayın.
Poker oyunu için söylenen şu meşhur sözü hatırlayın çünkü briç için de geçerlidir. "Poker sadece iskambil kağıtlarıyla oynanan bir oyun değildir."
On: Yüksek puanlı rakiple ancak dengesiz (2 renkli de olabilir) dağılımınız varsa savaşabilirsiniz. Konvansiyonların çoğu da zaten bu konuyu işler. Ama dikkat! Sizde dengesiz bir dağılım varsa simetri yasasına göre diğer ellerde de dengesizlikler olma ihtimali % 50’den fazladır. Rakipler iyi ele sahipken dengeli ellerin susma haklarını kullanmaları yerinde olur.
Çok kaşındınız, şeytan dürttü deyip ille de araya girecekseniz en azından ya girdiğiniz renkte 6 puanınız ya da toplamda 11 puanınız olsun bari.
On bir: Hiç merak etmeyin. Kartların dağılımı tam sizin istediğiniz gibidir. Olumsuz düşünme alışkanlığınızdan vazgeçin. Şans iyi niyetliden yanadır. Ona göre oynayın. İmkânsız kontratlardan en az hasarla kurtulmaya çalışmanız normaldir ama oyun çıkarılmak için oynanır, az batırmak için değil. Az batıranı değil dediğini yapanı alkışlarlar. Kötümser, ürkek ve aşırı garanticiler arasından iyi briççi çıkmaz.
On iki: DBL’dan para kazanılmaz! Müesseseniz zon bağlamayan deklarelere ceza konturu atmaz! Ama sizin oynamanız gereken bir boardu, (siz son sözünüzü söyledikten sonra) hele zon söylemişseniz, rakip oynamaya kalkarsa o zaman zararınızın bir kısmını tazmin etmek üzere rakip DBL sız oynatılmaz. Genel kural budur. Ama şunu da unutmayın. Ceza konturu deklaranı kötü dağılım konusunda uyarır, olmayacak kontratı yaptırırsınız. Rakip baraj yapmıyorsa batacak kontrata caza DBL atılmaz.
DBL dediğiniz anda partnerinizin ne anlayacağından emin olun. T/O mu, ceza mı, opsiyonel mi, iyi el mi, yarışmak istiyorum/istemiyorum mu, rakibin kozu sizde 2 li mi, rakibin kozunu durduruyorsunuz mu, support mu, DOP1/ROP1, ................ Partnerinizin ne anlayacağından şüpheniz varsa DBL atmayın.
Dikkat! 3 seviyesinde T/O konturu olmaz!
Demedi demeyin. Kahvehane briçinin kadim kültüründen! gelen bazı deyişlere arada kulak vermek lâzım. Atalarımız bir şey biliyorlar ki “Bak ortak! her şeyine katlanırım ama sopa gösterip (DBL atıp) dövemezsen (batıramazsan) haberin olsun hır çıkartır, seni ben döverim.” demişler. Mesaj bu kadar net.
On üç: Ortağınız oyunda taraftır ve siz ne taraftaysanız o da o taraftadır. Bilgi ve becerisi çerçevesinde elinden geleni yapmaktadır. Onu eleştirerek tüketmeniz tek bir işe yarar. Oyundan düşürürsünüz. İstiyorsanız yapın size kalmış. (Ama sakın rakibin oyununu/deklarelerini eleştirmeyin. Sizi üzebilirler!) Münakaşaya dönüşen briç tartışmaları briç bilgisiyle ters orantılıdır. Otopsi “sen” ve “ben” kelimeleri kullanılarak değil “şöyle olsaydı böyle olurdu” şeklinde yapılır ve her zaman yapıcı yöndedir. Başkalarının yanında ortağınızı eleştirmek onun kişilik ve gururuna saldırıdır. Ortamı nötralize etmek için hata yaptığınızı anladığınızda ortağınızın reaksiyon göstermesine mahal vermeden rakipleriniz de duyacak şekilde hemen özür dileyin. Bir ortaklıkta birisi biz yerine ben kelimesini kullanmaya başlamışsa o ortaklık yakında dağılacak demektir. Bir el alınan sonucuna göre değerlendirilmez. Operasyonun başarılı olmasına rağmen hasta ölürse bundan o operasyondan vazgeçilmelidir sonucu çıkarılamaz. Disiplinli oyununuza rağmen kötü sonuç aldıysanız önce sisteminizin yeterliliğini sonra da salonun kompozisyon ve kalitesini sorgulayabilirsiniz. Sizi yenen bazen masanızdaki rakip bazen de salondur. Zira gerek takım maçlarında gerekse ve özellikle 2 li turnuvalarda rakibinizin yarısı masanızda, diğer yarısı ise öbür masada/salondaki diğer masalardadır. Hepsine birden üstünlük sağlamalısınız. (Ben özellikle ikilide, normal oyunumuza rağmen anlaşılmaz bir şekilde kötü sonuç aldığımızda, normal oyununuza rağmen iyi sonuç aldığımız zamanlarla ödeşmiş sayıyorum.) Briç üzerinden kişilik kavgası yapılmaz. Nokta!
On dört: Deklarelerinizde sizin ne dediğiniz değil ortağınızın ne anladığı önemlidir. Elinizi anlatmanın daha natürel/basit bir yolu varsa her zaman onu kullanın. Sentetik değil organik briçi tercih edin. Doğal konuşma imkânı olan pozisyonda konvansiyonel konuşma, cue bid yapmayın, negatif kontur atmayın. Nihai kontrat belli ise rakibe yardımcı olmamak için fuzuli konuşmaktan (yolda çiçek toplamaktan) kaçının. Partnerinize cevabı işinize yaramayacak sorular sormayın. İyice düşünmeden deklare vermeyin, verdiğiniz deklare içinize sinsin, sizi mutlu etsin.
On beş: Her board yeni bir şanstır. Önceki iyi ve kötü boardların verdiği rehavet ve çöküntülerden hemen kurtulun. Kafanızı tamamen boşaltın. Sadece kazanma hırsınız (hırs = motivasyon/dürtü/galibiyet inancı güdüsü anlamında) olsun. Kazanma hırsınızın olması kazanacağınızı garanti etmez ama yoksa, kazanamayacağınız hemen hemen garantidir. Rakibinizi önce beyninizde yenmeden ve buna içten inanmadan yarışamazsınız. Dikkat ve moralinizi yüksek tutun. Masaya 1.nci olacağım değil, az hata yapacağım diye oturun. Sakin olun. Gerginseniz hata yapar yarışamazsınız. İntikam yasak!
On altı: Deklare vermek ya atak göstermek, ya yarışmak, ya da zon/partskor oynamak içindir. O boardu rakip oynarsa büyük ihtimalle ortağınız gözlerini kapatıp vazifesini yapacak, renginizi atak edecektir. Mutlu olacak mısınız? Valeden başlayan 5 adet körünüz, As-Rua-Dam trefliniz vardı. Pas bazen iyi bir deklaredir. Hem elinizi de saklamış olursunuz. Dinlemede kalmayı bilin. Drury oynamıyorsanız 3.üncüden 1 majör açan ortağınızın bilinçsizce peşine düşmeyin. Atak göstermek amacıyla 9 puan ile de açmış olabilir.
On yedi: 15 puan iyi puan değildir. Boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz dediklerinden. Tehlikelidir, yarı yolda bırakabilir. İyi puan 16'dan başlar.
On sekiz: Deklaran squeeze başladığında ortaklar sırasıyla önce gördüklerinden (yerden) sonra bildiklerinden (deklaranın elinden) sorumludurlar. Aksi bilinmedikçe genel kural budur.
On dokuz: Ortağınızla misfit durumunda daha büyük zararlardan korunmak için rakibin müsaade ettiği en ekonomik seviyede –tercihan varsa bir majör renkte- kalın. NT oynamaktan kaçının. Rakibin oynamasından mutsuz olmayın.
Misfit ortamında rakibin müsade ettiği en ekonomik seviyede durmak sizi korur. Daha ileri bir çaba deklaresi paranızla rezil olmanıza yol açar. Puan çokluğu sizdeyken batarsınız. Üstelik büyük bir olasılıkla bu kez rakibin konturu ile karşılaşır, taximetrenin gece tarifesine tabii tutulursunuz.
Yirmi: Standart dışı yapılan hareketler ortağınıza elinizde bir anormallik olduğunu anlatır. Bunu kullanabilirsiniz. Ama unutmayın kartların ruhu vardır. Aldatırsanız sizden intikam alırlar.
Yirmi bir: Disiplin her şeyden önemlidir. Uzun vadede hep kazandırır. Sisteminize sıkı sarılın. Ortağınız her boardda sanki karşısında başka biri varmış hissine kapılmasın. Ortağınız “neden öyle dedin/yaptın?” diye sorduğunda cevap veremeyeceğiniz hareketleri yapmayın. Standartların dışına çıkıp da rakipten/salondan tokat yememek (swing/darbe almamak) çok nadirdir. Hep aynı tarz ve tempoyla oynayın. Özellikle de temponuzu bozmayın. Rakip bazan hızlı oynayarak sizin hata yapma olasılığınızı arttırmaya çalışacaktır. Böyle durumlarda arkanıza yaslanın, zamanınızı kullanın, son oynanan kartları tekrar görmek isteyin, garsona bir çay söyleyin, ... Salonda herkesin yaptığını yaparak verdiğiniz puanlar zararsızdır. Herkes o puanı vermiştir. Kafanıza göre takılıp fantazi yaptığınız zamanlar verdiğiniz puanlar acıtır. Coşku ile şapkadan tavşan çıkarmaca tehlikelidir.
Lüzumsuz duraklamalarınız partnerinizin doğru karar varmesini etkiler. Cin fikirli olmayın. Rakip oynarken partnerinize empas(!) atmayın. Çok özel durumlar dışında operasyon yasak! Psişik de yapmayın, maazallah mimlenirsiniz, adınız çıkar dokuza inmez sekize vaziyeti. Lekesi pistir, üzerinize yapışır, zor çıkar.
Şans geçicidir, zaman zaman gelir ve gider; ama disipline edilmiş beceri öyle değildir, gelir ve kalır. Çalışma olmadan beceri fazla işe yaramaz.
Turnuvalarda önemli olan dayanıklılıktır. Bir boardu çok iyi oynamak o kadar da önemli değildir. Asıl önemli olan tüm turnuva boyunca iyi oynayabilmektir.
Yirmi iki: Savunmadayken çok el almaya çalışmayın. Rakibe az el aldırmaya çalışın. Sonuç aynı yere çıksa da taktik tamamen değişiktir. Özetle Aslarınız rakibin küçük markalı kartlarını toplamak için değil onun Rua ve Damlarını ezmek içindir. Sabır. Acele edip panik yapmayın. “Quick Trick” lerinizi çekip kontratı bir an önce batırmayı ancak rakibin çok yüksek seviyelerde oynadığı ellerde düşünebilirsiniz. Çoğu zaman bir renge kim girerse bir löve eksik alır. Rakibin sorunlarını siz çözmeyin. Her renk değiştirmek size yarım löveye mal olur. Savunurken elinizdeki renklerin sayısının kesebiliyorsanız yerdekilerden az kalmamak kaydıyla kart boşaltmaya dikkat edin.
Yirmi üç: 10’lularınız çok diye veya başka bir sebeple elinizi beğenerek/abartarak az puanla 1 seviyesinde oyun açtınız ise/diye cevap veren ortağınızı yarı yolda bırakıp, masanın altına girerek saklanmayın. Siz elinizi 12+ (açar el) gibi değerlendirdiniz. O orada bitti. Aynen öyleymiş gibi devam edin.
Yirmi dört: İstatistiklere göre en çok hata turnuvaların özellikle ilk ve son turlarında yapılıyormuş. (Herhalde gerekçeleri ilk tur için henüz motorun ısınmamış olması, son tur için de yorgunluk ve bezginliktir.) Bir de atak kâğıdı çok unutuluyormuş. Demek ki buralara ekstra yoğunlaşmak gerek.
Yirmi beş: “Toplam Kozlar Yasası”nın özü şudur: Ortaklığınızda toplam 8 koz varsa 2, 9 koz varsa 3, 10 koz varsa 4 seviyesinde rakiple yarışabilirsiz. Hele kozunuz majör ise, hele de pikse. Bu, kontratınızın ille de çıkacağı değil, rakibin dediğini yaparak alacağı puandan siz batarak onlara daha az puan verme potansiyelinizin varlığı anlamına gelir. (Tabii kimin zonda kimin orzonda olduğunu göz önüne alın.) Gereğinde esnek davranarak inisiyatif alabilmeli, kuralları mantık ve matematiğe aykırı olmamak kaydıyla ihlal edebilmelisiniz. Elinizin efendisi olmayı bilin. “Puan/Sistem Kölesi” olmayın. Ama bu heyecan duymanız için disiplinsiz oynamanızı gerektirmez. Kuralları unutup mantığınızla oynayabilmek için önce kurallara göre oynamayı iyi biliyor olmanız lâzım. Rakibin zonuna baraj ortamı demek rakip kırmızı biz yeşiliz demektir. Başka durumda baraj yapılmaz. Baraj puan değil löve hesabıyla yapılır. Kırmızıda hovardalık yapılmaz. Rakibin part skoruna baraj yasaktır. Part skora baraj düşünülüyorsa 200 vermemeye dikkat edilir. Zira rakip hiç bir partskorla 200 alamaz. İkilide "dip" olursunuz. Eşit zonda yapılan barajlara "operasyon" ters zondayken yapılanlara "cinnet" denir. Rakipler iyi ellere sahipken dengeli ellerle susma hakkınızı kullanmalısınız.
Baraj elleri inverted ellerinden biraz daha zayıf ama tutuşları daha çok kartlıdır ve bir seferde rakibin oynayacağını tahmin ettiğiniz seviyeyi (çoğunlukla zonlarını) aşan, sizin (zon!)
deklarelerinizdir. Arkasında rakibin 420/620 puan alma ihtimaline karşı 300/500 vererek
(konturlu 2/3 batarak) kurtulabilirmiyiz düşüncesi yatan feda manevralarıdır.
Yirmi altı: 4.üncü parlörden zayıf açılmaz (hele ki pikle açamıyorsanız). Zayıf açan soru sorulmadıkça bir daha konuşmaz. Disipline uyarak 6 Kartla 2, 7 kartla 3, 8 kartla 4 seviyesinde açın. Aksi takdirde o eli rakip oynarsa ortağınız elinizi sayamaz. Yanlış bilgi vermiş olursunuz. Ayrıca ortağınızın elini artık puanınızdan ziyade vaat ettiğiniz el/kart adedine göre değerlendireceğini unutmayın. Söylemeye hiç gerek yok ama hazır yeri gelmişken yeniden hatırlatalım: “Sen oyun kaçırıyorsun, oyun öyle kaçırılmaz bak ben sana göstereyim, böyle kaçırılır” dercesine, zayıf açana zayıf elle müdahale olmaz. Blokatif deklarelerin bir amacı da rakibin hareket/iletişim alanını daraltmak suretiyle tansiyonu yükselterek onları yanlış kararlar vermeye itmektir. Eskiden zayıf açanın elinde 4 lü majör olamaz denirdi, şimdilerde -ortağınızın da bilgisi olması kaydıyla- olabiliyor.
Böyle durumlarda kim zonda, kim değil çok önemli. . Oyun tarzınız aynı mı? Tekrar bi düşünün isterseniz.
Yirmi yedi: NT savunması çoğunlukla rakiplerin uzun renklerini bir an önce sağlama savaşıdır.
Kibir kötü şeydir. Kart oyunu sırasında sizin rakibe yaptığınız manevraları rakip size yapamazmı sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz. NT açan ve oynayan rakip kapalı bir rengini sürekli çekiyorsa sizin diğer renklerden kart tutmanızı zorlaştırmaya ve apellerinizi değerlendirmeye çalışıyordur. Anlayın ki diğer renklerde sıkıntısı var. Ama yerdeki ARVT9 gibi bir rengine girmeden diğer renklerle uğraşıyorsa anlayın ki Q ondadır. Stoperleri bozulmadan ya löveye gelmeye veya + yapmaya çalışıyordur. Alacaklarınızı bir an önce tahsil edin, bağışlamayın.
Yirmi sekiz: Bir renk okumanıza rağmen rakip 3 NT oynuyorsa, ortağınızın renginizi atak etmemesinin 5 sebebi olabilir:-
a. ya yoktur,
b. ya tektir,
c. ya Ası vardır
d. ya atak ettiği renkte çok iddialıdır
e. ya da deklareyi unutmuştur.
Yirmi dokuz: Zorunlu olmadıkça (hele ikilide) 5 minör oynamak iyi sonuç vermez. Mümkünse 6 demek lazım. (Ya da 3 NT deyin.)
Otuz: Turnuva taktikleri:
a. TAKIM MAÇI (IMP) mantığı ile oynanan seanslarda: Emniyet (sağlam deklare + sağlam oyun) esastır. Fazla löveler önemsiz olduğundan öncelikle kontratınızı yerine getirmeye bakın. Dolayısıyla kontratlarınızı garantili bir şekilde (Safety Play) oynayın. Part skorlarınızı olurunu gördüğünüz kozlarda oynayın. Ceza konturu ve baraj deklarelerini daha az kullanın. Zon ve şlemlerinizi kaçırmamaya dikkat edin. Kötü üste konuşmalar yapmayın, yapıcı konuşun. Öncelikle hanenize yazdırmaya bakın. Rakibi kesin bir batırabiliyorsanız daha fazla batırabilmek için risk almayın.
i. Biz mi oynayalım, onlar mı oynasın diye tereddütteyseniz siz oynayın,
ii. Zon mu oynayalım, partskor mu oynayalım diye tereddütteyseniz zon oynayın,
iii. Şleme gidelim mi gitmeyelim mi diye tereddütteyseniz şleme gitmeyin,
iv. Baraj yapalım mı, yapmayalım mı diye tereddütteyseniz baraj yapmayın.
b. İKİLİ (MP) mantığı ile oynanan seanslarda: Agresif (sınırlarda) oynayın, serbest konuşup mücadeleci olun. Fazla löveler önemli olduğundan kontratınızın fazlası için gereğinde riski göze alın. Riskli gözüken şlem ve zonlardan kaçmayın. Rakibe baraj yapın. Rakibe daha çok kontur atın. Minör kozlar yerine majör kozları, hatta NT oyunlarını tercih edin. Sineğin yağını çıkarın.
"Briçte tek bir kanun vardır, o da orman kanunudur (kanunsuzluktur)" diyenler ikilileri briç olarak görmeyenlerdir. Yorum yok!
Otuz bir: Beden dili hakkında bilgi sahibi olmak oyun esnasında rakibi izlerken ekstra bazı çıkarımlar yapmanıza yardımcı olabilir. Biliyorum demeyin uzmanlık gerektirir. Bazen kişiye göre de değişiklik gösterir. Rakiplerinizi tanıyın. Önceden tanıyorsanız huy, tarz, karakter, jest, mimik ve tikleri zaten size bir ön bilgi yüklemiştir.
Rakiplerinizi -her ikisini de- izleyin. Örneğin hiçbir endikasyon bulamadan bir empas atacaksanız tavırlarıyla oyunun benimle bir alakası yok dercesine kartlarıyla oynayan, sıkılarak etrafına bakınana değil dikkatini oyuna vermiş olana empas atın. Ağız/boğaz/dudak kuruması, yutkunma, öksürme, geniz temizleme, sola bakma, gözlerini kaçırma, ellerini saklamaya çalışma, sıkılma, tik ve göz kırpma hareketlerinin sıklaşması stres, yalan veya birşeyleri saklama işaretleri olarak bilinir.
Otuz iki: Briç sosyal bir aktivitedir. Masasın etrafındaki dostluk ortamı en az masanın üzerindeki briç kalitesi kadar önemlidir. Turnuva oynamıyorsanız neşeli ve hoşgörülü tavrınız aranan ortak olmanıza yarar. (İyi bir briç ortağı olmanın ille de ve sadece iyi briç oynamakla alâkalı olduğunu sanmayın. Çok daha fazlası gereklidir.) Turnuvalarda ise espiri ve argoya hiç gerek yok. Kibar ve ciddi olun yeter. Zaten fazla konuşmak konsantrasyonunuzu da bozar. Eğlenmiyorsanız oynamayın. Bu kadar basit. Kendinizi kime ispat ediyorsunuz. Sanki sizin birinciliğiniz başkalarının umurundaydı. Kendi kendinize ben iyiyim diyorsunuz. Diyin bence sakıncası yok.
Otuz üç: Kimse kurallarını tam bilmediği bir oyunu oynamak istemez. “Uluslararası Briç Yasaları”nı en az bir kere okuyun. İnanın çok faydasını göreceksiniz.
Otuz dört: Eğer kendi iradenizle ve isteyerek 3 NT’ye geldiniz ise bunu kaldırıp 4 minöre bırakmak olmaz. Ya kaldırmayın ya da 5 deyin. Briçte isteyerek söylenmiş bir zon deklaresini kaldırıp partskor yere bırakmak diye bir mantık yoktur.
Otuz beş: Briç öncesinde/esnasında alkol kullanmayın. Alkollü ortakla oynamayın. Hatta alkollülerin masasına da oturmayın. Briçinizi kimseye meze yapmayın. Bu konuda çok gözlem ve tecrübem var. Maalesef hepsi de kötü. Oyuna tam yoğunlaşabilmek için zihninizin açık ve başka hiçbir şey düşünmüyor olmanız lazım.
Otuz altı: Ortağınıza güvenin ama bu onun adına ceza konturu atabileceğiniz anlamına gelmez. Ortağınız hiç konuşmamışsa veya bir kez araya girip daha sonra susmuşsa DBL atarken özellikle dikkatli olun, yalnız başınıza imişsiniz gibi düşünün. Kontur atınca batıracağınızdan emin olun. Bu yüzden bozulan ortaklıklar çoktur.
Prensip olarak (natürel briç oynandığı ve herhangi bir partnerlik anlaşması olmadığı durumlarda) daha önce limite olmuş olan bir oyuncunun attığı DBL cezadır. Keza partnerinizle birlikte toplam 23+ puanınız olduğu anlaşıldıktan sonra tüm Pass'larınız forsing, tüm DBL'larınız cezadır.
Otuz yedi: Garip ama gerçektir. İlk düşündüğünüz çoğunlukla salonun dediği/oynadığıdır ve dolayısıyla da çoğunlukla doğrudur. Düşündükçe korku ve çekinceleriniz özellikle deklarelerinizi tutucu yönde etkiler.
Otuz sekiz: Deklarenizi verdiniz bitti. “Bak sen beni anlamadın, dur bir daha anlatayım” diye bir şey yoktur. Ortağım anladı onun da bir bildiği var diye düşünün. Modern briç sistemlerinin konvansiyonları bazen briçi ikinci plana itebiliyor. Zira bazı konvansiyonlar ortaklardan birinin diğeri adına düşünmesi, deklere vermesi ve bunun sonucunda ortaya çıkacak hataların sahipsiz kalmasına neden olabiliyor. Bu durum belki de modern briçin önemli bir zaafıdır.
Otuz dokuz: Ortağın tekli rengi karşısında sizin puanınızın olmaması durumunda toplam 21 puan ile 4, 26 ile 6 seviyesindeki kontratları yapmak mümkündür. İşte bunun için splinter 12-14 aralığında oynanır. Basitçe söylemek gerekirse splinter rengindeki puanlarınızı kapatın. Eğer ortağınıza vaat ettiğiniz puan hala duruyorsa zon veya şlem için iştah gösterebilirsiniz.
Kırk: Her şey onun üzerine inşa edildiğinden ilk tur konuşmalar azami önem taşır. İlk turda yanlış mesaj vermeyin. İlk turda konuşamıyorsanız ikinci turda konuşmanız neredeyse imkânsız olur.
Kırk bir: Bilineni tekrar etmeyin. Oyunu 1 Majörle açtığınızda ya da rakibin müdahalesi üzerine bir majörle araya girdiğinizde o majörün en az 5 adet olduğu zaten biliniyorsa üzerinizde baskı yok ve serbest konuşurken 5 kartlı bu renginizi tekrarlamayın. Briçte birkaç istisna dışında (örneğin limite olmak için) 5 li rengi göstermek diye birşey yoktur, benim rengim sende 3lü mü diye sormaca vardır. Dolayısıyla renk tekrarları özellikle minörlerde 6 lıdırDüşük seviyede yarışma isteğinizi renginizi serbestçe tekrar etmek yerine konturlayarak belirtmeyi tercih edin. Söyleyeceğiniz şey susmanızdan daha önemli değil ise söylemeyin.
Kırk iki: Deklaranken ne oynayacağınıza karar veremediğiniz durumlarda sağlamlarınızı çekip rakibin apellerini görmek çoğu zaman eli dışarı verip kartın onlardan gelmesini beklemekten iyidir. Size tempo kazandırır, plân yapmanızı, oyuna tempoyu sizin koymanızı, önceliğin/kontrolün sizde kalmasını sağlar.
Kırk üç: Briçte sinsi ve kötü niyetli olmak :-
a. Varken susmak,
b. Sotaya/kambura yatmak,
c. Ataktan bir löve kapar yaparım mantığıyla elini saklayarak bir löve üstten konuşmak,
d. Fitini saklamak kazandırmaz.
Kırk dört: Standart revers puanı 18-19 dur. 16-17 ile revers yapmak için 10 lularınızın çok ve partnerinizin rengine tepesinde 5-6 puanı olan en az 3 lü tutuşunuzun olmasına dikkat edin.
Yüksek seviyelerde az/yetersiz puanla oynamak çok tehlikelidir. Bu riski almayın zira sizin olması gereken toplam puanınızdan 1 eksiği yok sayılmaz rakipte bir fazla puan var demektir. Yani 1 puan eksiğinizi 2 eksi puan olarak düşünün.
Aynı puan aralığını gösterseler de 18-19 deklareleriyle revers deklarelerini ayrı kategorilerde yorumlamak gerekir.
18-19 deklarelerine mücbir sebep olmadıkça pass geçilmez. Kötü yere geleceğiz düşüncesiyle 18-19 deklarelerine pass geçmek deklareyi sürdürerek gelinen yerin zararından genellikle daha fazladır.
Renkle yapılan reverslerde single olmalıdır diye bir ortaklık anlaşmasınız olursa (single yok ise 2 NT kullanın) rahat edersiniz.
Kırk beş: Puan cinsinden “davet”, “Ortak senin vaat etmiş olduğun minimum puan ile kendimdeki puanları topladığımda, zon için gerekli olan 26 puandan 2 eksik kalıyorum. Şayet elinde vaad etiğin sınırların azamisi varsa zon ilan et.” demektir.
Kırk altı: Löve cinsinden “davet”, “Ortak senin bana 2 el kazandıracağını düşünüyorum. Şayet daha fazla el kazandırabiliyorsan zon ilan et.” demektir.
Kırk yedi: “Kayıp Eller Hesabı” cinsinden “davet”, ”Ortak senin tahmin ettiğim 9 kaybınla kendi kayıplarımı toplayıp 24’den çıkarınca 9 el kazanacağımı hesaplıyorum. Şayet kayıpların 8 ve daha az ise zon ilan et.”demektir.
Kırk sekiz: Artırmayı durdurmak (Preempting) “Ortak, rakipler ve de şayet sen izin verirsen, bu boardda oynanacak yegâne renk ve seviye burasıdır. Bu rengim koz olursa epey el kazanabilirim ama sen ya da rakipler oynarsa benden el kazanmamı bekleme.” demektir.
Kırk dokuz: Artırmayı terk etmek (Sign Off) “Ortak, bu benim son konuşmamdır. Kaptan olarak gerisine sen karar ver. İstersen konuşur daha iyi bir skor elde edebilir ya da ortak mülkiyetimizdeki varlığımızı zararına da olsa satabilirsin.” demektir.
Elli: “Yapıcı Konuşma” “Ortak, seni yüksek sesle davet edemiyorum ama bil ki elim alelâde sınırlı elden (1 löve, 2 puan, 1 kayıp) daha iyi durumda. Bu bilgi işine yarayacaksa ya yardım iste ya da zon ilân et.” demektir.
Elli bir: “Uzun Renk Yardım Talebi” (aslı) “Ortak, konuştuğum bu uzun renkte 2 onörüm var. Bu renkte sende de 2 onör varsa zon ilan et. Bu renkte onörlerin yoksa kozumuzun 3’üne düzelt.” demektir. (Ortaklık anlaşmasına tabidir. Şimdi 3 boştan da yapılabiliyor.)
Elli iki: “Kısa Renk Yardım Talebi” (aslı) “Ortak, konuştuğum bu renk ya tek ya da yok. Bu renkte değerli onörlerin yoksa (vale değerli onör değildir.) zon ilân et, aksi halde kozumuzun 3’üne düzelt.” demektir. (Ortaklık anlaşmasına tabidir. Şimdi tek As kabul edilebiliyor.)
Elli üç: Ortak oyun açınca, iyi bir destek eli ortağın renginde ikincil onörlere Rua (Dam-Vale-Onlu) ve yanda birincil onörlere (As-Rua) sahip olan eldir. Elde yalpalayarak dolaşan başıboş onörleriniz varsa, o elinizi pek sevmemelisiniz.
Elli dört: Tam anlaşabildiğiniz en az iki ortağınız olsun. Ortaksız kalmaz rahat edersiniz. Keşke!
Elli beş: İyi fit, ortağın renginde en az 4 adet fit demektir. 3 adet koz desteği iyi (tam) tutuş değildir. Örneğin, rakip As altından koz atak eder, alınca As koz, koz devam ederse kısadan çaktıramazsınız, ama yerde 4 koz varsa koz kontrolünü hiçbir zaman kaybetmezsiniz.
Elli altı: Yarışırken varsa tutuşunuzu mutlaka gösterin. Zira tutuş gösteremedi iseniz, o renkte kısalık (0-1-2 adet) olduğu yorumundan hareketle ortağınız savunma plânı kapsamında size çaktırmayı düşünecektir.
Elli yedi: Zayıf elleri anlatmak çoğu zaman kuvvetli elleri anlatmaktan daha zordur. Ortağınızla bu konuda anlaşmalarınız olsun. Frene basan limit/stop/sign-off deklarelerine çalışın.
Briçte biran önce limite olup partnerinizi kaptan yapmak esastır. Seviyeyi limite olanın partneri tespit eder.
Kontratın oynanacağı seviyenin tesbiti oynanabilecek en iyi rengin bulunmasından önceliklidir.
Elli sekiz: “Özellikle NT açmayı düşünürken elinizde As yok ise o eli sevmeyip koz açabilir, ortağınız aşırı iştah gösterirse sonradan NT ye dönebilirsiniz” cümlesi doğru değildir! Elinizde 15 puan varsa NT açmamayı belki düşünebilirsiniz ama 16-17 ile dengeli veya yarı dengeli sanzatu elleriyle mutlaka 1 NT açın. Zira ortağınıza bunu bir daha anlatamaz, limite olamaz, sıkıntı yaşarsınız.
Elli dokuz: Briçte inat ve ısrar yoktur. Söylemek için iyi bir "şey"e sahip olmayan el pas geçmelidir. Deklare vermeye karar verdiğinizde söyleyeceğiniz "şey"in Pass geçmekten daha iyi olduğundan emin olun. Ortak sessiz kaldığı sürece konuşmalara devam etmek, önce renkte uzunluk, sonra kaliteyi artırırken, tek başına 3 seviyesine yükselmek, kayıpları az olan bir el vaat eder.
Altmış: Elinizde bol puan varken, ortağınız sessizliği tercih ediyorsa, puanlarınıza âşık olmayın, kayıplarınızı iyi sayın. Bu gibi ellerde savunmanın da briç kavramı içerisinde olduğunu unutmayın. Briç hesap işidir, yanlış hesap ortaktan dönmez. Ceza için konturlamak 500 getirecekse, zon için inatlaşıp 4o0 e razı olmak akılcı değildir.
Altmış bir: Bir konuşma yerinde ve zamanında yapılırsa anlamlıdır. Geciken konuşma vaat edilenleri de değiştirir. Artık kalite yoktur, adet beklenilenden az veya çok olabilir. Puan azdır. Yapıcı anlam yarışsal ya da fedaya dönüşmüştür.
Altmış iki: Konuşma/oynama sırası sizdeyken soru sorma hakkınızı kullanabilir, deklareleri, atağı, sinyalizasyonu, ortaklık anlaşmalarını, konvansiyonlarını sorabilir, kart oyunu başlamadan tekrar da ettirebilir, varsa rakibin konvansiyon kartını inceleyebilirsiniz. Ancak, rakibin alert ettiği veya etmediği deklarelerin açıklaması o an için işinize yaramıyacaksa açıklama isteme hakkınızı kullanmak için deklerasyonun bitmesini bekleyin.
Altmış üç: Sağlam fitiniz olmadan toplam puan çokluğu bizde diye rakiple yarışılmaz, DBL atılmaz. Yarışma şartı, fit ve uygun dağılımdır.
Altmış dört: İster açık ister perdeli oynayın, standart dışı konuşmalarınızı mutlaka usulüne uygun olarak uyarın (Alert). Uyarmak 3 yönden yararlı ve gereklidir:
a. Briç Yasaları gereğidir.
b. Rakiplerinize verdiğiniz değeri gösterir.
c. Perdesiz oynuyorsanız ortağınıza da onu iyi anladığınız bilgisi verir ve onun kendisini anlayamadığınız endişesini ortadan kaldırarak kalp krizi geçirmesini önler.
Briçte sır saklamak yasaktır, ama gizli ortaklık anlaşması olmaması kaydıyla kandırmak (küçükle almak mümkünken büyükle almak, Şleme Dam Vale iki parçadan Vale atak etmek, gereğinde ters sayı veya apel vermek vs. gibi) serbesttir.
Altmış beş: Negatif kontur konusunda ortağınızla tam bir birlikteliğiniz olsun. Ortağınızın mutlaka konuşmasını istiyor ama negatif konturunuzu tutup cezaya çevirebileceğinden şüpheleniyorsanız işi şansa bırakmayın “cue bid” yapın.
Altmış altı: Yer açıldığında partnerinize teşekkür etmek dışında olumlu veya olumsuz hiçbir tepki göstermeyin. Deklaren olarak oynarken kendinizi ele vermeyin. Oynarken renk verip oyunun tahmin ettiğiniz sonucuna yönelik tavrınızı belli etmeyin. Hatta aksine, batacak oyunları çıkacağından gayet emin, çıkacak oyunları batarı varmış edasıyla oynayın. Ama kesinlikle tersi değil. Özellikle çıkan oyunları oynarken sanki batarı varmış edasıyla oynarsanız rakibin “demek ki bu elin bir şekilde batarı var” diye düşünerek denediği standart dışı bir hareketle size fazladan bir löve verdiği çok görülmüştür. Rakibe hata yapma fırsatı vermezseniz hata yapmazlar.
Altmış yedi: Bu da yazılır mı demeyin. Burada yer aldığına göre demek ki ihtiyaç var. Elinizi saklayın. Kartlarınızı gözlerden uzak tutun. Kartlarınızı masanın altında tutmanızı, masayı ve rakipleri takip etmekte zorlanacağınız ve bir müddet sonra kendi iç seslerinizi dinleyerek oyundan kopabileceğiniz gerekçeleriyle tavsiye etmiyorlar. Kartlarınızı göğsünüze bastırmanıza da gerek yok, dik tutun yeter. Karşıdan bakanın elinizin örneğin 4-4-3-2 olduğunu anlamayacağı şekilde kesintisiz ve düzgün file yapın. Kartları elinize yerleştirirken her zaman aynı sırada, örneğin soldan sağa Pikler-Körler-Trefliler-Karolar sırasıyla, hele bir de marka değerleri büyüklüklerine göre yerleştirmeyin. Masadaki cinler oynadığınız kartı elinizin hangi bölgesinden çıkardığınıza dikkat ederek bu bilgi kırıntısından dahi yararlanmaya gayret gösterebilirler. Bir renk bitince elinizi yeniden düzenlemeyin. Onörlerinizi ve kısa renklerinizi ortalara yerleştirin. Oynayacağınız kartı vermek için sıranızı bekleyin, önceden hazırlamayın. Kartlarınızı boarddan aldınız, saydınız, açıp baktınız, hiç puanınız yok; hemen değil, normal temponuzda pas deyin. Ataklarınız kapalı olsun.
Altmış sekiz: Daima briç bilgi ve becerisi sizden üstün, kaliteli oyuncularla oynamayı yeğleyin. Bu, briç seviyenizi etkin şekilde geliştirecek, yenileyecektir. Bunun devamı olarak, “olsa olsa” veya “ya tutarsa” içgüdüleri ile konuşan, savunmada attıkları (oynadıkları değil) kartlarda bir anlam olacağını düşünemeyen, ciddiyetten uzak, egoist yapıdaki kişilerin olduğu masalardan uzak durarak briç sağlığınızı koruyun.
Altmış dokuz: Turnuvalarda her el bittikten sonra kartlarınızı boarda geri yerleştirmeden önce karıştırıp koymayı el alışkanlığı haline getirin. Usta oyuncular daha önce oynanmış ve karıştırılmadan yerine konmuş kartlardan çıkarımlar yaparlar. Ör: Rakip 4 pik oynuyor. Kartlarınızı boarddan alıp olduğu gibi yelpazelediğinizde sağdan sola 1 kör ve 3 pik vardı. Bunlar kartların oynanma sırasıdır. Sizin taraftan kör atak edilmiş ama rakip kazanmış ve 3 tur koz çekmiş. Kör atak iyi olmayabilir! Pikleri durduramıyorsunuz. Koz sizde 2’li ise ortağınızda 3’lü, kartlar hazır dizilmiş geldiyse demek ki o elde kritik bir durum var, önceki masada bir sıkıntı olmuş yeniden değerlendirilmiş vs.
Herşeyi yazamıyorum. Ayıp olur. Boardların hangi oyuncudan geldiğini gözlemlemiş ve oynayan kişinin boardu oynadıktan sonra kartlarını boarda geri yerleştirirken karıştırıp koyma alışkanlığının olmadığını bilenler (ve o board ilk defa oynanmıyorsa) düşünün bakın daha ne ipuçları bulabilirler. Bu çeşit çıkarımlar mübahtır(!) deniyor. Kullanma kararı kişinin inisiyatifine kalmış bir risk içerir.
Bu başlık altında son olarak maalesef değinmeden geçemeyeceğim, ve ancak yine maalesef hakkında hiçbir şey yapamayacağınız bir gerçek olgu briçin usulsüz bilgi transferine çok müsait bir ortam ve teknolojisi olduğudur.
Yetmiş: Oyunun ilerleyen aşamalarında elinizden diğer kartların arkasına saklanmış sürpriz bir kart çıkıp sizi şaşkınlığa uğratmaması için kartlarınızı bir kez de elinizde file yaptıktan sonra sayabilirsiniz. Mantıksal briç hataları tartışılabilir ama dikkat eksikliğinden kaynaklanan maddi hata(lar) pek kabul görmez.
Eğer deklerasyon sırasında bir renkte anlaşmış ve daha sonra (vaz geçerek) sanzatu oynamaya karar vermişseniz (Örneğin toplamda 8 kartlı bir majör) kartları masaya dizerken o rengi sağ başa koymayın. Turnuvanın o gerilimi içinde oynanan kontratın şaşırılmasına sık rastlanır.
Yetmiş bir: Ciddi ve sürekli bir partnerlik peşindeyseniz ortağınızla mutlaka yazarak çalışın. Yazmadan olmaz. Ortak bir konvansiyon kartınız olsun. Değişiklikleri kendi başınıza değil tartışarak birlikte yapın. Briçin takım oyunu olması başarı, sevinç ve emeğin paylaşılmasına olanak sağlar. Taraflar samimiyetle partnerlerine kendilerinden çok güvendiklerini düşünmeye başladığı andan itibaren o ortaklık oturmuş demektir. Aynı evlilikler gibi uzun partnerlikler ufacık, sudan şeyler sonucu parçalanır. Buna müsaade etmeyin. Ortaklığınızı bitiren siz olmamaya gayret gösterin.
Yetmiş iki: Deklaran olarak oynarken oyun battı diye elinizi açıp hemen teslim olmayın. Sonuna kadar oynayın. Rakipten ümit kesilmez. Batan oyununuzu çıkardıkları az değildir.
Yetmiş üç: İlk turda atılan T/O konturu sadece dağılım değil mutlaka en az 10+ puan da gerektirir. Konvansiyonel Cue-Bid deklareleri bundan muaftır..
Yetmiş dört: Parası ödenen bir öğretmen veya özel bir antrenman masasında değilseniz, sorulmadıkça hiç kimseye briç dersi vermeye kalkışmayın. Masadaki seyirciler de bu ders konusu kapsamındadır.
Yetmiş beş: Turnuvalarda masanıza gelenleri selâmlar, iyi oyunlar der veya bol şans dilersiniz. Bu olağandır. Tanışmıyorsanız kendinizi tanıtın. Zarif bir farklılık yaratmak istiyorsanız da el sıkışın. Masanıza geç kalmayın. Sakın ola oynarken kağıtlarınızı masaya vurmayın, şaklatmayın ve hiçbir şekilde sizin olmayan bir karta dokunmayın.
Yetmiş altı: “Hiss-i Kable'l-Vukû" denen olay beynin sağ ve sol yarım küresinin (kabaca IQ + EQ (emotional quotient -emotional intelligence) veya (mantık + his ve duygu)) kısa bir anda uyum içinde çalışmasıdır. Sadece IQ olarak ölçülmeye kalkındığında 200-240 IQ ya denk düşen bir durum ortaya çıkar. Açıklaması bir kılıç veya ok ustasının zihnini boş bırakarak vuruş/atış yapması ve normalde imkânsız olan hedefi bulmasıdır. Briç için de geçerlidir ve hatta yıldız oyuncuları diğerlerinden ayıran özelliklerin belki de başında gelir. Briç oynar “gibi” yapmayın, briç oynayın. Her şeyinizle, yapabildiğinizce sadece oyuna yoğunlaşmaya çalışın.
Yetmiş yedi: Masada sizi üzmekle kalmayıp tansiyonunuzu yükselten, kanser veya ülser yapan bir durum ortaya çıktığında, heyecanla (gereksiz) konuşmalara girişmeden ve daha fazla radyasyona maruz kalmadan özel ihtiyaç bahanesi ile masadan kalkın ve mümkünse uzaktaki bir lâvaboya yönelin. Elinizi, yüzünüzü yıkayın, oksijen/nefes alın, ıslık filân çalın. Baktınız olmuyor ölü taklidi yapın.
Aslında en iyisi gülmektir. Gülerek rahatlayın. Gülmek stresi normalize eder, kişiyi yeniden denge haline döndürür.
Yetmiş sekiz: Minör fitlerde belki düşünebilirsiniz ama 8 kart majör fit bulunca zon oynayacaksanız, karşılıklı çok dengeli ve emin olmadan +1 yapar, “gol atarım” (420/620-430/630 farkı) düşüncesiyle 3 NT oynamak nadiren kazandırır.
Elinizde kapalı bir renginiz varken partneriniz NT derse onu destekleyin.
Yetmiş dokuz: Her ne sebeple olursa olsun, rakiplerinizin oyun şeklini tenkit etmeyin, gülmeyin, düzeltmeye çalışmayın. Bilakis rakibe saygıda kusur etmeyin. Her an sizin de başınıza gelebilir. Rakibin yanlış konuşmaları sizin skor menfaatlerinizi tehlikeye düşürmediği ya da savunmanızı kötü etkilemediği sürece direktör çağırma girişiminde bulunmayın. Rakibinizin masada yaptığı basit/aleni hataları düzeltme taleblerini sakın geri çevirmeyin. Hatta siz teklif edin ve mutlu olun. Rakibin olası hataları karşında “Rakiptir, ne yapsa yeridir” deyip geçin.
Seksen: Oyunun %65 i konuşma, bunun da %80 i yarışmalı konuşmalar (0.65 x 0.80 = 0.52), geri kalan %35 i kart oyunu (yer oyunu = prafa) olduğuna göre ortağınızla öncelikle nelere çalışmanız gerektiği açıktır. Yarışmalı konuşmalar ve kart oyunu (%52 + %35 = %87) . Ve tabii ki savunma.
Seksen bir: Her el kazanmaya veya kaybetmeye adaydır. Her el ile kazanabilir veya kaybedebilirsiniz. Konuşmalar bitti, atak yapıldı. Durun, bekleyin, plân yapın. Oyunun çıktığı veya battığı an işte o andır. Henüz hiçbir hata yapılmamıştır. Oyunun çıkması veya batması masadan önce kafanızda olur. Neyi nasıl yapacağınızı plânlarken hangi sırayla yapılmaları gerektiği kararı hayati önem taşır. Zamanlama/tempo kart oyununun can damarıdır.
Temel el kozun uzun olduğu veya sağlanacak rengin olduğu eldir. Oynarken çok puanınız varsa bu kontrat nasıl batar; az puanınız varsa herşey yolunda bu kontrat nasıl yapılır diye düşünün.
Seksen iki: Küçük kartlarınızı düşünmeden harcamayın. Sırası geldiğinde neye nasıl apel vereceğinizi önceden planlayın ve apel olacak kartınızı saklayın. Apellerinizi verebileceğiniz en net şekilde verin. Unutmayın! Bilginin kime daha çok yararlı ve gerekli olduğu çok önemlidir. Vereceğiniz bilgiler rakibe yarayacaksa vermeyin daha iyi. Bu nokta çok önemli olduğundan cümleyi bir kere de tersten yazıyorum : Bilgi bize yaramıyorsa vermeyin. Hatta ters apel vermeyi düşünün. Bu partneri kandırmak değil rakibe tuzak/hiledir. Kartlarınızı boşaltırken partnerinizin elini deklarana afişe etmeyin.
Seksen üç: Yer oyununun sonlarına yaklaşıldığında deklarenin el açıp geri kalan löveleri talep edememesi halâ bir sıkıntısı olduğuna işarettir. Cümleyi tersten okursanız bu durum size hala bir imkân olduğunu gösterir. Bu fırsatı nasıl löveye çevirebileceğinizi düşünün. (Sizde yoksa demek ki ortağınızda potansiyel bir löve var. Ona nasıl yardımcı olabileceğinizi araştırın.) Savunmada eğer bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsanız mümkünse öncü olun, onu siz yapın. Ortağınızın ızdırabına son verin.
Her el açana da elleri incelemeden hemen teslim olmayın. Nadir de olsa talebi doğru olmayabilir. Deklaran değilseniz elinizi açmayın. Deklaransanız, kalan löveleri talep edebiliyorsanız, etik açıdan oyunu gereksiz yere uzatmayın.
Seksen dört: Turnuvalarda hemen herkes 3 NT ya da 4 Majör oyunlarını bulur ve oynar. Yarışmalı ortamlarda kan, 3 seviyesinde akar. Rakibi 3 seviyesinde oynatmamaya çabalarken bunun neye mal olabileceğini iyi düşünün ve karşılıklı ellerde 9 kozu bulmadan, hele elde fazladan değerler yok ise 3 seviyesinde yarışmak için pek hevesli olmayın. Rekabet/yarışma konuşmalarının kötü tarafının rakibe dağılım bilgisi vermesi olduğunu aklınızda bulundurun. Siz ortağınızın rengini kuvvetle destekledikçe rakibinizin “bu renk ortağımda ya tek ya da hiç yok” diye hesap yapacağını bilin.
Seksen beş: Tur esnasında veya aralarında gördüklerinizden/duyduklarınızdan etkilenmeyin. Var ise, barometre de oyun disiplininizi bozmasın/etkilemesin. Siz oyununuzu oynayın, skor nasıl olsa sonradan gelir. Son boarda kadar ilk boardu oynadığınız aynı disiplinle devam edin. Tüyo vermeyin, almayın, dinlemeyin. Siz kendi kendinize yetersiniz. Buna inanın.
Seksen altı: Ortağınızla anlaşarak 2 trefli açışlarına “kendi başına zon oynayabilen eller” olarak üçüncü bir tanım getirebilir ve zonforsing oynayabilirsiniz. Ortağınızın zona kadar susmayacağını bilmenin deklarelerinize vereceği rahatlık, nadiren batışlarınızın vereceği sıkıntının çok üstünde olacaktır.
Seksen yedi: Konsantrasyon beyindeki “diğer”leri silme, akılın dağılmasını önleme işlemidir. Ön şartı duygusal sorunlardan kurtulmuş şekilde, kesin bir amaca dönük ve onda kararlı olmaktır. Rahat oturun, pozitif düşünün ve şimdide olun. Sakız çiğnemek gibi yan otomatik hareketlerden bile kaçının. Su, kolonya, omega 3 ve az yemek yardımcıdır. (Özellikle susuzluğun bir çok spor aktivitesinde performansı %20 düşürdüğü saptanmıştır.) Alkol, yorgunluk ve uykusuzluk yasak! (8-10 saat gece yolculuğundan sonra otobüsten inip turnuvaya oturanlar ve "akşamdan kalanlar" briçten ziyade “görmek ve görülmek” için o mekânı kullananlardır!) Turnuva seansı uzun ise yiyeceğiniz çikolatalar size önce enerji verse de turnuva bitmeden çökerteceğinden kuruyemiş (fındık, badem, kuru üzüm ve kuru kayısı) yiyin. Beden ve zihin yeterince dinlenmemiş ise hiçbir şeye yeterince odaklanılamaz. Beyninizin kölesi değil efendisi olun. Neye yoğunlaşması gerektiğine siz karar verin. Dikkat ve enerjinizi tek bir noktaya/olaya yöneltin. Bilimsel teknikleri var.
Konsantre olamamak konunuzla ilgili olarak etrafınızdaki tüm verileri algılamada ve işleme koymakta yetmezlik demektir.
Seksen sekiz: Bir seanstaki ellerin %80 i normal (averaj/egale) ellerdir. Farkı yaratan geri kalan %20 ellerdir. İşte asıl o ellerde hata yapmamak gerekir. Turnuva sonuçlarında fark yaratan o ellerdir.
Seksen dokuz: Yedi masadan fazla masayla ikili turnuva oynuyorsanız (Mitchell) diğer masalarda sizinle aynı yönde oturanlara bakın. Tanıyorsanız, nasıl oynadıkları (stilleri) hakkında bilgi sahibi iseniz bu size bir bilgi verebilir. Hatta kaybettiğinizi düşündüğünüz boardların kayıplarını kapatmaya çalışmayı bile düşünebilirsiniz..
Doksan: Her konvansiyon her sisteme uyum sağlamaz. Ayrıca hepsinin getirisi yanında götürüsü de vardır. Sistemimize uyuyor diye her konvansiyona hemen iştahlanmayın. Kullanmayı düşünüyorsanız konvansiyon kartınıza eklemeden önce ortağınızla birlikte öncelikle :-
a. Sık geliyor mu?
b. Faydası zararından fazla mı?
c. Akılda kalıcı mı? sınavlarından ne derece geçer puanlar aldığını değerlendirin.
O konvansiyonun gelişmesi konusunda ortağınızla birliktelik sağlayın.
Doksan bir: Her şeye dikkat eden ortalamanın üstünde bir briççi iseniz bilin ki en tehlikeli rakibiniz sizden daha az bilenler hatta yeni başlayan gladyatörlerdir. Cahil cüretkâr olur. Her an, her şey olabilir. Hazırlıklı olun. Hani “daş düşebilüü, ayu çıkabilüü” dediklerinden. Kavga başladığında serçeyle şahinin iç güdüleri aynıdır. Onları küçümsemeyin.
Panikleyip saçma sapan hareketler veya çıkarımlar yapmak yerine standart oyununuzu oynayın.
Doksan iki: Oyun sonunda yazılan skoru mutlaka dikkatle inceleyip onaylayın. Skoru siz tutuyorsanız rakibe onaylatın. Bu sizin hem hakkınız hem de görevinizdir. Skoru onaylayan da (eğer gösteriyorsa) önceki masaların skorlarını size göstermelidir.
Doksan üç: Tek seans için rastgele bir ortakla oynuyorsanız sistemlerinizi birbirinize söyleyip ana standartları oynayın. Konvansiyon tartışmayın. Bazıları üstüne başına dökse de, her briççinin ayrı bir yoğurt yiyiş tarzı olduğunu baştan kabullenin. Tarikat mensubu edasıyla sistemlerinizi savunmayın. Yalnızca bir şekilde oynanan modifiye edilmemiş bir tek konvansiyon olmadığını hatırlayın. Onu cevap vermek için değil anlamak için dinleyin. Diyelim ki bir arkadaşınızla, zor koşullarda, sarp bir dağa tırmanıyorsunuz ve onun bazı davranışlarından memnun değilsiniz. O zaman bir dahaki sefere onunla yolculuk yapmazsınız olur biter. Ama dağdan sağ-salim inebilmek ön şart olduğuna göre bunu onun kafasını-gözünü yararak, hırpalayarak, kendine güvenini büsbütün sarsarak başaramazsınız. O anda size yardımcı olabilecek tek kişi o olduğuna göre, onun moral seviyesini en üst seviyede tutmak, sizin en az hasarla o yolculuğu atlatmanıza yardımcı olacaktır. Partnerinize fikir danışın. Bu ona kendini önemli hissettirecek, moralini yükseltecektir. Keşke ben de yapabilsem...
Ortakların "bye" oldukları araları tartışma fırsatı olarak değil o zamana kadar oynadıkları oyunlara göre durumlarını değerlendirerek gerekiyorsa yeni taktik ve strateji geliştirme imkanı olarak görmeleri gerekir. (Tartışma dürtünüzü aşamıyorsanız o board'un numarasını, konuyu daha sonra gündeme getirmek üzere bir yere not edin. Bu sizin o anki gazınızı alacaktır.)
Doksan dört: Basit düşünün. Beyninizi fuzuli yormayın.
Örnek 1: Rakip normal bir zon oynarken ortağınızın elinde kaç puan olabileceğini saptamak için tüm elleri hesaplamak yerine elinizdeki puanları 14 ten çıkarın.
Örnek 2: Rakibin deklarelerini bir de puan yönünden değerlendirin. “Rakip bizden ne istiyor?” deyin. 110 sayısı kritiktir. 100 verip kurtulabileceğiniz alternatifleri araştırın.
Örnek 3: İkili oynuyorsanız masanızda rakibe 1 seviyesinde oyun oynatmamaya çalışın.
Örnek 4: Kozları sayarken sizdeki değil rakipteki kozları sayın.
Örnek 6: Rakibin elini sayarken 3-5-3-2 diyeceğinize 35-32 diye sayın.
Örnek 7: Rakipten 200 sayı almaya, rakibe 200 sayı vermemeye çalışın.. Hiçbir partskor sayıyı geçmez.
Bu örnekleri ortağınızla birlikte çoğaltıp düstur edinebilirsiniz.
Doksan beş: Risk almak istemiyorsanız, rakibin dengesiz ellerine ceza konturu atmadan önce öncelikle rakipte her an her şey olabileceğini, ortağınızdan yardım almadan kendi başınıza kontratlarını batırıp batıramayacağınızı düşünmelisiniz.
Doksan altı: Konuşup konuşmama veya konuşma alternatifleri olan sıkıntılı bir elde düşüncelere dalıp masayı beklemeye almaya başlamadan önce "Düşünüyorum” veya "Wan minüt piliiz" demekten hiçbir kaybınız olmaz, olsa olsa dost kazandırır. (Bu arada unutmayın, -eğer bir partnerlik anlaşmanız veya sistematiğiniz yok ise- ortağınız talep etmediği (SOS demediği) müddetçe onu kurtarmak gibi bir göreviniz yoktur.)
Oyuncu ister deklerasyon ister kart oyunu sırasında rakibi kandırma amaçlı olmamak kaydıyla istediği kadar düşünebilir. Önemli olan partnerinin bu tempo kırılmasından bir çıkarım yapıp yapmadığıdır.
Doksan yedi: Puanların dağınık olduğu toplam 20 puanlı ve dengeli ellerle 7 koz ile 2 seviyesindeki kontratları yapmak zordur. Dolayısıyla “Tarafların fitleşemedikleri ve toplam puanlarının eşit olduğu dengeli ellerle 1 NT deklaresini kapan(!) taraf kazançlı çıkar” sonucuna varmak pekte yanlış bir genelleme olmaz. Zira puanlar dağınık olduğundan her 2 tarafın da ataktan bir löve kazanarak büyük olasılıkla 1 NT yapma imkânları vardır. Böyle ellerle ilk fırsatta rakipten önce 1 NT deyin. Tersine, toplam 20 puanlı ama dengesiz ve puanları dağınık olmayan ellerle ise 7 kozla da olsa 2 seviyesindeki renk deklareleri oynanabilir.
Doksan sekiz: Masada oluşan sorunları aranızda çözmeye çalışmayın. Çekinmeyin, hemen TD (Direktör) çağırın. Direktör ile tartışılmaz, kararlarına uyun. ( Kararı sizi tatmin etmez ve ısrarcı iseniz daha sonra temyiz (Apel) talep edebilirsiniz.) Direktör çağırılması oluşan bir kural ihlalinin düzene sokulması için başvurulan olağan bir işlem olup kişilikle hiç alâkası yoktur. Kişilik sorunu haline getirmeyin. Moralinizi bozmayın, suratınızı asıp oyundan düşmeyin. Usul olarak direktör kendisini kim çağırmışsa önce onu dinler. Sıranızı bekleyin. Direktöre olayları sırasıyla anlatabilmek için o zamana kadar oynadığınız kartların sırasını karıştırıp bozmadan istifleyin. Oynanan kartları borda koyarsanız direktör hakkınızı kaybedebilirsiniz! Direktöre saygılı olun. Tarafsız olun, doğruyu söyleyin.
Doksan dokuz: Konvansiyon kartına hacim ve format itibarıyla her şeyi yazmak mümkün olmadığından, yazılamayan “ortaklık anlaşmaları” gibi hususlar, “supplement” (takviye) denen ekinde yer alır. Supplement, sinyâl önceliği, apeller, sayılar, ataklar, açışlar, konturlar, 3.ncü renk, try, 4.ncü renk, forsing deklareye pas geçilip geçilemeyeceği, ... vb. gibi birçok konuda ortakları kalibre edip “ince ayar” yapar, özelleştirir. İnternetten bulabilir, indirip ortağınızla birlikte tartışarak kendinizinkini yaratabilirsiniz. (Örneğin : Ortaklığınızda 1 seviyesinde 4.ncü renk olur mu, olmaz mı? veya deklarasyon sırasında fitleştiğiniz bir rengi rakip cue yaptığında konturlamak mı yoksa pass geçmek mi ortağa o rengi atak edebilirsin demek?)
Yüz: Mucize denen şey suyun üstünde yürüyebilmek değil briç ve kişilik açılarından tam anlaşabildiğiniz, aynı frekansta, sürekli bir ortağa sahip olmaktır. Varsa kutlarım, sarılın, yapışın, kıymetini bilin, ortaklığınızı yaşayın ve yaşatın. Yoksa, önce aynaya bakın, sonra da gidip “Briççi Baba” türbesine çaput bağlayın.
Briç hataları puan, etik hataları partner kaybettirir.
Yüz bir: Briçimi ne kadar ilerletir ne kadar çok konuda ihtisaslaşırsam o kadar çok şey bilir dolayısıyla o kadar çok ve değişik kişiyle oynarım sanmayın. Teorik olarak doğrudur. Daha çok ortağa uyum sağlayabilme potansiyeliniz olur. Ancak pratikte sizden daha az bilenlerin teknoloji yetmezliği nedeniyle yapacakları size göre basit hatalar oyun esnasında size ızdırap vermeye ve sizi oyundan soğutmaya başlayacaktır. Neticede artık müktesebinizden daha düşük bir teknolojiyle briç oynamak istemezsiniz. Sonuç: Ne kadar çok bilirseniz partner konusunda o kadar çok seçici olmaya başlarsınız. Bu da doğal olarak daha az partner demektir.
Yüz iki: Amatör (Lat : amatorem, amator, Fr : amateur = seven, sevgilisi) kelimesi bir işi yalnızca zevki için yapan, hevesli, meraklı kişiler için kullanılan sıfattır. Bu sıfat ne yazık ki alaycı bir biçimde acemi/beceriksiz karşıtı olarak da kullanılabilmektedir.
Zıt anlamlısı profesyonel ise o işi kazanç/gelir sağlamak üzere meslek haline getirmiş, ama ille de onu sevmek zorunda olmayan kişileri tanımlar. Konusuna hakim, duygularının davranışlarına yansımasına engel olabilen, ruh hali ne olursa olsun işini düzgün bir şekilde yapabilen, verdiği kararların getireceği sorumluluk ve riskleri tecrübe, bilgi ve uzmanlığı ile değerlendirebilen kişiyi tanımlamakta da kullanılmaktadır.
Siz hangisi iseniz ona göre davranın. Bendeniz amatörüm. Keyif için oynarım. Prensip olarak frekansımın tutmadığı, negatif enerji aldığım kişilerle briç oynamamayı artık öğrendim. Böylelikle keyif almanın en azından yarısını garantilemiş oluyorum. Sizlere de tavsiye ederim. Diğer yarısı briç kalitesi.
Eğer briçten para kazanan profesyoneli değil iseniz şu soruya samimiyetle cevap vermeniz gerekir. Genel olarak briç sizin için:
a. Spor mudur?
b. Spor yaparken eğlenmek midir?
c. Eğlenirken spor yapmak mıdır?
d. Eğlenmek midir?
Siz bu aktivitenin neresindesiniz? Bir karar verin ve davranış biçiminizi de ona uygun olması için çalışın. Örneğin boş zamanlarınızı hoş geçirmek için oynuyorsanız ona göre davranın. Karar vermekte güçlük çekiyorsanız işte size bir ipucu: Oynadığınız mekânın profiline bakın. Kimler var, yaş ortalaması, briç bilgi ve beceri seviyeleri nedir, sizce onlar neden oradalar, sizin onlardan farkınız nedir? Bendeniz şahsen "Briç size keyif vermiyorsa onu anlamamışsınızdır" diyenlerdenim. Bütün hobiler fedakarlık ister. Ciddi iseniz briçinize maddi manevi kaynak ayırın.
Bence hangi kategoridensek o kadar briç öğrenmek yeter. Cehalet çoğu zaman mutluluktur!
Şunu hiç unutmayalım. Bir kulübü kulüp yapan ve turnuvayı yaratan öncelikle oyunculardır. Asıl olan biziz. Biz olmadan ne kulüp olur ne direktör. Hatta federasyon. İşler karşılıklı saygı ve hoşgörü olursa yürür. Hele üstüne bir de sevgi eklenirse tadından yenmez. İyi briç tabii ki arzu edilir ama çoğu müdavim için briç birlikteliğin bahanesidir.
Yüz üç: Briçte şans faktörü var mıdır, yok mudur tartışması abesle iştigaldir. Her zaman:
a. Siz/ortağınız/ortaklığınız kaynaklı, (Maddi/sistem/mantık hataları, rönons, v.s.)
b. Rakip kaynaklı, (Diğer ekiplerin bulamadığı bir şlemi yıldız bir oyuncunun sizin masanızda bulması, hangi boardu hangi ekiple oynadığınız, vasat düzeydeki rakiplerin her seansta normal olarak yapma ihtimali olan o iki hatayı (Bkz. Md. 2) sizin masanızda yapmamaları, v.s.)
c. Salon kaynaklı, (Mitchell ikili oynuyorsanız sizin yönünüzde oturan ekiplerin, takım maçı yapıyorsanız aksi yöndeki ekip(ler)in kuvveti, v.s.)
d. Oyun kaynaklı (Hiçbir endikasyon bulamadan atacağınız empasın geçmemesi, v.s.)
gibi olumsuzluklara karşı şansa ihtiyacınız vardır.
Şans her zaman akıl ve bilimden yanadır.
Yüz dört: Zekâ anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Ruhsal olaylara, algı ve hafıza kabiliyetine, tutkulara, eğilimlere, iradeye ve bilgi edinme isteğine göre farklılıklar gösterir. “Vermediyse mabud neylesin Mahmut” diye şarkısı vardır. Briç oynarken çok işe yarar. Ustaların briç sistem ve partnerlik anlaşmalarını kopya ve taklit yerine düşünce sistematiklerini anlamaya çalışmak balık dilenmek yerine olta satın almaktır.
Akıl ise doğru ile yanlışı ayırırken, düşünce yürütürken, görüş bildirirken yararlıdır. Briç oynarken pek işe yaramaz ama briç teorisyeni iseniz gereklidir.
Yüz beş: Bilgisayar programları tarafından üretilen turnuva elleri bütün bir set olarak ele alındığında yönler itibarı ile olabildiğince dengelidir. Örneğin 24 boardluk bir sette NS ve EW toplam puanları (yaklaşık +/- 10 HCP) 480 er HCP dir (240 + 240 = 480) ve her seansta yönlere genellikle 2 şer adet şlem imkanı verilir. Bu şu demektir. O zamana kadar yönünüze bol puan gelmediyse bundan sonra gelme ihtimali yüksektir. Keza o zamana kadar şlem eli gelmediyse bundan sonra gelme ihtimali yüksektir. Özetle bol puansız ve şlemsiz geçen her el bir sonraki elin bol puanlı veya şlem eli olması ihtimalini gittikçe daha çok arttırır. Bu istatistik gerçeğe ve tabii ki tersine de hazırlıklı olun. O zamana kadar bol puanlar hep size geldiyse bundan sonra az puan gelecektir. Şlem kotanızı bitirmişseniz bir başka şlem için fazla iştahlı olmayın.
Yüz altı: Zülf-ü yare dokunup kimseyle kötü olmak istemem. Hatta bunun burada ne işi var diye düşünmeme rağmen içim acıyarak yazıyorum. Bu maddeyi okumadan da atlayarak devam edebilirsiniz.
a. Turnuva bedelini ödemek göreviniz, masterpoint hakkınızdır. Siz nasıl mekândan ayrılırken yükümlülüğünüzü yerine getiriyorsanız kulübünüzün de aynı gün içinde görevini yerine getirmesini beklemek hakkınızdır. Ancak uygulama maalesef -Federasyonumuz da dahil- kulüplerimizin ortak paydasının masterpoint konusundaki tembellikleri olduğunu göstermektedir. Turnuvaların önceden belli ve tabii sonucu olan masterpoint konusunu dile getirmenin başkaları tarafından süfli/basitleştirici bir dilenme gibi gösterilmesini kabullenmeyin. Siz nasıl ödemelerinizi biriktirip tek seferde vermiyorsanız, kulübünüz de masterpointlerinizi biriktirip belirli periodlarda vermemelidir. Turnuva bir yarışma, skor bir gösterge, masterpoint göstergelerinizin toplamı iken, “müşteri” kızıştırme taktikleri ile maalesef bugün artık büyük bir kitle tarafından statünüz olarak görülmeye başlanmıştır. Masterpointlerinizin zamanında verilmemesi (hiç verilmediğine bile rastlanmıştır) takipçisi olarak düzenin sağlanmasına katkıda bulunun. Federasyon da turnuvalarında departajları düzenlerken masterpointlere bakar. Neden lisans çıkarttınız?
b. Kulüpçü TD lerin kendi kulüplerinde direktörlük yapmaları kulüp kaygılarının bazan briç düzeninin önüne geçmesi açısından uygun olmayabiliyor.
Masada oluşan maddi/mekanik briç hatalarının bazıları direktöre hiç yansıtılmadan zaten sulhen çözülüyor, çözülemeyenlerini direktörler çözüyor. Burada bir sorun yok.
Ama kulüplerdeki yöntemsel/davranışsal/etik briç sorunlarının kaynağı briç üzerinden kişilik çatışmaları olduğunda ve alevlenerek oyuncular arası azar veya hakaret seviyesine vardığında, bağımsız turnuvalarda aslan kesilen aynı necip(!) TD lerin kendi kulüplerinde (UBY Md. #74, 81 ve 90 kapsamında) hiçbir zaman disiplin, ihraç veya diskalifiye gibi yöntemsel bir cezaya başvurdukları görülmemekte, çözüm imiş gibi taraflar bilâhare kapalı kapılar ardında tüy yatımına okşanarak gazları alınmaya çalışılmakla kişilerarası sorunlar çözümsüz bırakılarak her an tekrar alevlenebilecek küller arasına gömülmekte, böylece “müşteri” kaybı olmadan hem sorun çözüldü hem de kulübün namusu kurtarıldı sanılmaktadır. Halbuki çözümü ertelenerek kemikleşen bu gizli düşmanlıklar sonucu kulüplerdeki dostluk ortamı yara almakta, bilenmiş keskin klikler oluşmakta, kopmalar olmakta hatta bu durum kulübün yeni bir kulüp doğurmasına bile neden olabilmektedir.
Keza başta aşırı alkol olmak üzere çeşitli nedenlerle şikayetlere konu edilen kişilere karşı kulüplerce takınılan tolerans ve hoşgörüsel(!) tutum ve davranışlar da aynı kapsamdadır.
Yıldızlı/iddialı/büyük briççilerin ciddi/federasyon turnuvalarında sinekten yağ çıkaran "aggresive" tavır ve davranışları hepimizin malumudur. Briç başarılarının statü ve paraya tahvil edilebilmesi gerçeği karşısında bunda anlaşılmayacak bir husus yoktur. Ancak dileğimiz TD lerin bu davranışların sınırlarını çizmesidir.
Yüz yedi: Briç gerek oyun, gerek mekân, gerekse de etik ve davranış kuralları itibarı ile kalite gerektiren bir oyundur. Kılıksız, tıraşsız, ter kokan, avam kişilerin doluştuğu, gürültülü, alkollü, testesteron seviyesi yüksek mekânlar briçe uygun değildir. Kadınların varlığı kalitenin en az %50 sinin garantisidir. Gençler etik ve davranış kurallarını görerek öğrenirler. Görgü kurallarını en üst seviyede yaşatarak onlara örnek olun.
Beşeri münasebetlerin kişilerin briç bilgi ve beceri düzeylerine paralel endekslendiğini veya başka kıstaslara göre kategorize edildiğini hissettiren briç mekânları ise -söylemeye gerek yok-zaten fazla yaşayamazlar.
Yüz sekiz: Bir board için verilebilecek doğru deklareler çeşitli faktörlere bağlı olarak çeşitlilikler gösterebilir. Dolayısıyla oyun sonunda eğer değerlendirme yapacaksanız bu hususu dikkate alarak etraflıca düşünün, yorum yapmakta aceleci davranmayın. Ama kart oyunu için alternatifler o kadar fazla değildir.
Rakibin Forsing veya semi-forsing NT veya transfer deklareleri üzerine deklare vermeden önce iki kere düşünün. Bu deklareler henüz limit göstermemektedir, yani limitsizdir. Transfer eden pas geçebileceği gibi tekrar konuşabilir, davet edebilir, hatta forsing yapabilir.
Transfer deklareleri birden fazla anlamı olabilen, rakibi bloke edici bir silahtır.
Yüz dokuz: Zayıf açış, zayıf araya girişler ve cevapları için 3 kriter vardır:-
a. Pozisyon,
b. Zon durumu,
c. Maliyet/yarar değerlendirmesi.
Birinci parlörden her zaman açılır. Rakiplerde yüksek puan olma şansı partnerinizde olmasından "2 ye 1" daha çoktur. Ama partneri de bloke etmek gibi bir sıkıntı da yaratır. İkinci parlörden açarken dikkatli olunur, çünkü yüksek puanın rakipte veya ortakta olma şansı eşittir.
Eliniz zayıfın iyisi (kemikli!) olsun. Üçüncü parlörden özellikle rakip kırmızı siz yeşildeyden iyice zayıf bile açabilirsiniz ama dördüncü parlörden zayıf açılmaz. Üçüncüden zayıf açmanın bir esprisi de bir daha elinizi anlatma fırsatı bulamayacağınız elleri ortağınıza bildirebilmenizdir. Daha sonra rakipleri araya sokmamak için tercihan majör kozla 2 seviyesindeki dördüncüden açışlar "yapmaya" amaçlı, kapalı renkli ellerdir.
Zon durumuna göre değerlendirme rakibin zon söyleyip söylemeyeceğine, söyleyecekse yapıp yapamayacağına göre değişeceğinden belirsizlik gösterir. Partskor barajları hesaba katılmaz ise, kurala uygun olarak rakip zon oynayacağı bir eli sizin oynamanız durumunda sizi kontursuz oynatmayacağına göre, amacınız batarak vereceğiniz puanın onların zon bağlayarak alacağı puandan az olmasıdır. Bu durumda matematik her iki tarafın zonda veya orzonda olduğu durumlarda 2, rakip zonda siz orzondayken 3, siz zonda rakip orzondayken 1 batmanın kârlı olacağını söyler.
Zayıf açana cevap verilirken onun sizde bulmayı umut ettiği 7-8 puanı da kullanarak deklare verdiğini unutmamak gerekir. Özellikle rakip zonda siz orzonda iken ortağınızın zayıf 2 açışına 3 demek için fitinizin olması yeterlidir; davet elinizin olması gerekmez, Bu alışkanlığı edinin, hatta özellikle az puanınız var ise reflex haline getirin. Hatta puanınız ne kadar az ise o kadar iyidir. Toplam kozlar yasasını hatırlayarak rakibinize bir çelme de siz atmaktan çekinmeyin. Zayıf deklareleri zona kaldırmak için kullanılan 17 kuralı (puan + koz adedi > 17) ise çoğunlukla doğru sonuç veren bir genellemedir. Garanticiler zayıf açan ortaklarına 3 löve yardımları var ise 1 basamak yükseltimeyi düşünürler.
Zayıf açışların puanı 6-10 aralığıdır, saldırı değil savunma amaçlıdır ve dağılımın diğer renklere pek toleransı yoktur. Bir veya ikinciden 11 puan ile zayıf açmak zon kaçırma ihtimalini gündeme getirir.
Blokatif konuşan son limitini bir seferde söylemektedir. Sorulmadıkça bir daha konuşmaz.
Puanlar eşit ise veya eşite yakınsa koz sayısı kadar konuşmak uzun vadede karlıdır. Toplam 9 kozunuz var ise 3 seviyesinde konuşabilirsiniz.
Yüz on: Kanımca ciddi briç taze beyinlerin sporudur. Bunu eşit seviyedeki genç ve yaşlı briççilerin uzun süren ve dayanıklılığa (endurance) dayanan -örneğin seçme maçlarında-, genç/açık kategorilerindeki briççilerin tecrübeli senyörleri 20 li boardlardan sonra genellikle geçmelerini görerek söylüyorum. Demek ki ileri yaştakilerin konsantrasyonları daha çabuk çöküyor. Bu durumda naçizane tavsiyem yaşlıların eğer ciddi briç oynamak istiyorlar ise günde bir seanstan fazla oynamamaları yönündedir.
Yeri gelmişken, yaşlı briççilerden bahsederken işte size bir tüyo. Çoğu (korkak demiyelim) tutucu, sağlamcı ve tedbirlidir ve hep takım maçı mantığıyla oynarlar. Arasıra zon/şlem kaçırmaları bundandır. Ama deklareleri garantilidir. Tecrübelerini de göz önüne alarak siz siz olun onlara kontur atmadan önce bir kez daha düşünün.
Onlar garantili dinazor sistemlerle oynarlar. Örneğin: 3 lü koz tutuşlarında şigan, singleten ve dubletonları 3-2-1 diye, 4 lü koz tutuşlarında ise 5-3-1 diye hesaplarlar.
Yüz on bir: Empati yapın. Kendinizi ortağınızın yerine koyun. Aşağıdaki durumlarda ortağınıza soru sormayın:-
a. Gelecek cevabı tahmin edebiliyorsanız,
b. Gelecek cevaba hazır değilseniz,
c. Gelecek cevap işinize yaramıyorsa,
d. Özellikle takım maçı mantıyla oynanan maçlarda gelebilecek cevap hedeflediğiniz deklare seviyesini aşırabilecekse.
Yüz on iki: Basit ve standart oynarsanız başınız ağrımaz. Örneğin 3. renk keser gösterir, 4. renk keser sorar. İki parça Dam ile (Qx) keser sorusu -soranda da yarım keser olduğu varsayılarak- kabul edilir.
Yüz on üç: Profesyonellerinin kendi aralarında "Briçi bilen oynar, oynayamayan akıl verir, az bilen eleştirir, bilmeyen çamur atar" dediklerini duydum. Doğrudur her halde. Bir de kategori dışı briç yazarları var, onlardan bahsetmemişler. Zaten çoğu benim gibi derlemeci.
Yüz on dört: Bir seviyesinde oyun açmayan elde 13 puan olamıyacağı gibi normal oyun açan elde de 10 puandan az puan olamaz. Buna tek istisna 2 pass'tan sonra 3.ncü parlörden ARQ (9 puan) ile atak göstermek amacıyla tercihan yeşildeyken yapılan açıştır.
Yüz on beş: Toplam 10 kozunuz varsa -hiç bir endikasyonun olmadığı durumda- istatistiklere göre Ruaya empas denenir. Düşürmeye oynamayın.
Toplam 9 kozla Dama empas denemeyin. As Ruanızı çekin . Düşürmeye oynayın.
Yüz on altı: Daha iyi oynamak istiyorsanız demode briç sisteminizin deliklerini
konvansiyonlarla yamayarak iyileştirmek için harcayacağınız zaman, kaynak ve enerjinizi modern, bilimsel briç sitemlerine geçmek için harcayın. Eski model bir arabanın yenisini aramak yerine
yeni, çağdaş teknolojili bir araç satın alın.
Önceki sistemler sadece elini kabaca partnere anlatabilen briç sistematiklerinden ibaret iken hergün biraz da geliştirilen modern sistemler -biraz karmaşık olsalar da- bunu daha hassas bir biçimde, üstelik rakiplerin iletişimini zorlaştırarak yapabiliyor. Dengesiz ellerin gücünü anlama ve kullanmanızı hedefliyor.
Yüz on yedi: Bir bilen "If you have fit, bid, bid, bid." (Fitin varsa konuş, konuş, konuş)dediğine göre var bunda bir iş. Ülkesel, bölgesel gibi 40 masayı aşan büyüklükte oynanan ikili turnuvalar için söylendiğini sanıyorum. Daha çok, hemen teslim olmayın, yarışın demek istiyor.
Yüz on sekiz: Fırsat buldukça ortağınızla deklare antremanı yapın. Karşılıklı olarak ellerinize rastgele 13'er kart alıp serbest sekansta konuşun. Daha sonra ellerinizi açmadan birbirinizin ellerini yekdiğerinize anlatın. Bakalım ne kadar isabet kayıt edebileceksiniz?
Yüz on dokuz: İkili oynuyorsanız "salondan ayrılmadan" toplam 25+ puanınızdan itibaren masaya zonu koyun. Zira rakip masaların %90'ı zon oynar. Batıyorsa herkesle berabersiniz, ama zon dememişseniz ve oyunun oluru varsa dip olursunuz. Ataktan bir löve kazanırım diye düşünün. Normal dağılımlarla (+/- 1 puan toleransla) 26 puanla 4, 29 puanla 5, 33 puanla 6 seviyesinde oynanır. 7 seviyesi için ise 37 puan gerekir denir ama grandşlem için 13 löveyi sayabilmek de gerekir.
İkili oynarken toplam puanınız yetiyor diye 5 minör oynamaktan kaçının. Çoğu zaman dip olursunuz. Ufak bir ihtimal görüyorsanız bile 3 NT deneyin. Zira bütün 3 NT +1 ler sizi geçer. İkilide 5 minör oynanmaz. 5 minöre geldiniz ise nasıl olsa dip olduk diye düşünerek şlem ilan etmek geçerli bir mantıktır.
Yüz yirmi: Saksıda kavak yetişmez. Enerjinizi boşa harcamayın. Sistem ve konvansiyonlar üzerine kafa yormak, keşfetmek, geliştirmek, deneyip geliş yüzdeleri ve diğer istatistikler dahil çeşitli testlerden geçirdikten sonra yazmak yüksek matematikçilerin, uzmanların işi. İster beğenip oynarız, ister sevmez oynamayız; bize kalmış. Ama damardan megalopirin alıp biz yazmaya kalkmayalım. Malumunuz briççilerin egoları biraz(!) yüksektir. Dolmadan taşanlar duysun.
Yüz yirmi bir: Yarışayım derken rakibi batıramayacağınız zona/şleme iterek zorla ceplerine para koymayın. Böyle bir şey hissettiğiniz anda en kısa yoldan susun.
Yüz yirmi iki: Duayenlere her zaman biad edin, dikkatle dinleyin ve birşeyler kapmaya çalışın. Bu sizin yanlış yapabilme potansiyelinizi de azaltır. Bir musibet bin nasihatten iyidir demeyin. Çok önemli. İşin aslı bu!
Ankaralılar duayen birşey söylediğinde cevap vermeye pek isteklidirler. Ankara dışındakiler ise (özellikle İstanbullular) dikkatle dinler, hatta not alır, bir şeyler kapmaya/öğrenmeye çalışırlar. Maalesef gözlemim budur. Inınınııın.... bürokrat mantığı özel sektör kafasına karşı vesselâm.
Yüz yirmi üç: Deklaran iken elinizdeki sağlam kartlar konusunda 3 stratejiniz vardır:-
a. Eğer oyun sonu gibi başka bir amaç için kullanmayı plânlamıyorsanız sağlamlarınızı bir an önce çekip alarak rakibin kart tutmasını zorlaştırmak,
b. Nasıl oynamanız gerektiğine karar verebilmek için sağlam bir kartınızı oynayıp rakibin vereceği apele göre oynamak,
c. Rakibin girmesini istemediğiniz bir renge apel vermesine imkân sağlamamak için sağlam kartlarınızı çekmemek.
Bu arada şunu da unutmayın. Elinizde %100 vereceğiniz bir kart var ise çoğu zaman onu bir an önce vermek iyidir. Bir renkten siz mutlaka bir el, rakip bir el alacaksa önce rakibin alması iyidir.
Yüz yirmi dört: Ataklar konusu çok çeşitli, kapsamlı ve kısmen de sistemlerle bağlantılı olduğundan her zaman partnerlik anlaşmalarının önemli bir kısmını oluşturur. Sistemler üstü kabul gören asgari müşterek standartların mantığa hitap edenlerinin en önemlileri şunlardır:-
a. Sekanstan atak edilecekse -malum- 1.nciden "sekans başı" çıkılır. Ama en küçük sekans başının T olduğu nedense hep unutulur. Daha küçük sekanslar sayısıyla atak edililir. 9-8-7 den 9 lunun çıkılması partnere hiçbir bilgi vermez, hatta kafasını karıştırır. (Bazı partnerlik anlaşmalarında en küçük sekans Vale'den başlar.)
b. Rakip 2.nci kozuna oynuyorsa elinizde onör bile olsa koz atak edilir.
c. Kantar atak (kırık sekanslarda 3.ncüden çıkış) sadece NT savunması sırasında yapılabilir iken artık koza da yapılabiliyor. 9 veya "T" ataklar ya üstünde 2 onör vaad eder yada üstünde onör yok demektir.
d. Negatif kontur cezaya çevrilmişse koz atak edilir.
e. Koz oyunlarında elinizde tek varken onu çıkmazsanız partnerinize bir daha o rengin tek olduğunu anlatamayacağınızın bilincinde olarak atak seçilir. Koza oynanıyorsa tekinizi atak edin. (Siz koza oynarken uzun süre düşünüp atak eden oyuncuda o renk tek değildir diye düşünebilirsiniz.)
f. 1m-2m-3NT, 1m-3NT, 1NT-3NT kontratlarına kısa Majör atak edilebilir.
g. Şleme giderken duran rakibe şlem oynuyorlarmışçasına muamele edebilirsiniz. Özetle ya:-
1. Stratejinizi Quick trick"lerinizi biran önce çekip almak üzerine kurarsınız,
2. Normal şartlarda NT şlemi oynayan bir ortaklıkta ortalama 33, renk şlemi oynayan bir ortaklıkta 30 (!) toplam puan olacağını varsayarak:-
i. Geri kalan puanların çoğu elinizdeyse pasif,
ii. Geri kalan puanların azı elinizdeyse aktif atak yapabilirsiniz.
h. Atak rengi konusunda kararsız iseniz, basit mantık kullanın. İki örnek:-
1. Sizde az puan varken rakip part skorda kalmışsa ortağınızda puan var demektir. Ortağınızın neden konuşamadığını bulun.
2. Hangi rengi atak edeceğinize karar verebilmek için zorlandığınızda bir de tersten düşünün. Hangi rengi/renkleri atak etmemeniz gerekiyorsa o rengi/renkleri atak seçeneklerinizden çıkarın.
ı. Rakibin konuşmadığı renk(ler) sizin renginizdir denir. Bunu rakibin (yer varken) konuşamadığı renk olarak değerlendirmeniz daha garantilidir. Ama renginizi tespit etmiş olmanız ille de o rengi atak etmenizi gerektirmez.
i. NT kontratına partneriniz Rua atak eder ise elim iyi demek istiyordur. Bloke olmamak için hemen elinizdeki onörden kurtulun.
Atak lövesinde masadaki bir kişi hariç herkes kandırabilir. Kandırma hakkına/lüxüne sahip olmayan o tek kişi atak yapanın partneridir. O doğruyu söylemek, ya sayı vermek ya da tavır belirtmek zorundadır. Ortağını kandıramaz. Bir tek ona güvenebilirsiniz.
Deklaran olarak atak lövesini:
a. Atak yapılan renkten korkuyorsanız,
b. Korktuğunuz daha başka bir renk yok ise,
c. 12 - 13 el alma iddianız yok ise bağışlayın.
Unutmayalım. Rakibin şlem kontratlarına karşı partnerinizden -bende değişik bir dağılım var, normal atağını yapma , beni bul diyerek- özel atak isteyen "Lightner konturu" sadece rakip bilerek ve isteyerek şleme geldiyse atılır. Bunu bir partnerlik anlaşması olarak rakibin oynadığı tüm yüksek seviyedeki kontratlar için kullanabilirsiniz.
Yüz yirmi beş: Acil durum zilleri çalmıyorsa alıcı kozla üste çakmadan önce 2 değil 3 defa düşünün. Tempo kazanmak gerçekten derdinize derman mı?
Yüz yirmi altı: Oynananı onaylamak veya onaylamamak, duraklamak, soru sormak veya mimik ve jestlerle oyunu yönlendirmeye çalışmak yanlış olmaktan öte yasaktır. Hele dummy iseniz siz sadece bir eli görüyorsunuz, iki eli gören ortağınızın daha doğru karar verme şansı sizden fazladır. Oyunu partneriniz oynarken geçen zamanı beyninizi dinlendirmekte kullanın.
Yüz yirmi yedi: Deklare vermeden önce konuşmaların nasıl gelişebileceğini ve bunun sizin ikinci deklarenizi nasıl etkileyebileceğini, rakibi nasıl bloke edebileceğinizi değerlendirerek konuşun. Geleceği plânlayın, "bir seferde birden fazla deklare verin” cümlesinden kasıt budur.
Bu kavram kart oyunu için de geçerlidir. Ne oynarsanız nasıl olursa ne olabilir, bu durumda sizin reaksiyonunuzu hesaplayın. Bu durum sizin genel oyun planınızı/savunmanızı nasıl etkiler?
Yüz yirmi sekiz: Her renk değiştirmek savunmaya yarım löveye mal olur denir. Savunmadayken mücbir sebebe dayanmadan olur olmaz renk değiştirilmez. Renk değiştirmek için gerekçeniz yoksa başladığınız renge devam edin. Dere geçerken at değiştirilmez.
Yüz yirmi dokuz: Emniyet her zaman iyidir. Büyük kozla çakmanın mahzuru olmayan durumlarda, asla küçük kozla çakmayın.
Yüz otuz: İşaret deklareleri (cuebid) bazan konvansiyonel ama her zaman yapay (artifisyel) deklareler olmaları nedeniyle bu dokümanın kapsamı dışındadır. Daha önce partnerin deklare verip vermediğine, ne zaman verdiğine, rakiplerin her ikisinin de deklare verip vermediğine, vermişler ise hangi deklarenin cue edildiğine, deklarelerde DBL/RDBL olup olmadığına, cue
yapanın daha önce oyun açıp açmadığına, partnerini destekleyip desteklemediğine, DBL deyip
demediğine, rakibe overcall yapıp yapmadığına, masada oturduğu pozisyona, deklarelerin temposuna, kontrol, singleton, void veya durdurucu gösterme ihtiyacına, deklarelerin seviyesine, T/O ihtiyacına, doğrudan veya dolaylı (gizli) yapılmalarına, v.b. göre açıcı, cevapçı ve savunanlarca kullanılabilir ve değişik manâlar taşıyabilirler.
Sık kullanılmalarına rağmen kontrol ve konvasiyonel olanları dışındakiler tam olarak çözülerek
izah edilemediğinden üzerlerinde ortak bir fikir birliği sağlanamamış olup çoğu (neyin ne zaman ne olduğuna açıklık getirmek üzere) ortaklık anlaşmaları konusu olmuşlardır. Bundan güzel ne olabilir? Siz yapmak için konuşurken rakibi engellemektesiniz.
Ancak bu dokümanda yer alması gerektiği kadarıyla, prensip olarak cue deklareleri -bir genelleme yapmak gerekirse- renkle değil öncelikle puan, daha sonra fitle ilgili, pas geçilemeyen yarışma isteğinden, asgari davet eli, zon veya şlem ilgisi gösterebilen kuvvetler yelpazesinde ve her zaman en az bir turluk (F 1) zorlayıcı (forsing) konuşmalardır. Kesin olan tek şey Cue deklaresi için kullandığınız rengin oynamak istediğiniz koz rengi olamayacadır. Q Bid yapan meramını sonraki deklaresinde/deklarelerinde netleştirecektir.
Renklerle ilgili T/O talepleri ise partnere (ilgili konvansiyonlar dışında) DBL ile iletilir.
Yüz otuz bir: “Natürel” uyarısı (alert) bir renk için yapılmış ise o rengin varlığını/en az 3+ adet olduğunu, DBL/RDBL için yapılmış ise ceza olduğunu ifade eder. Puanla ilgisi yoktur.
Yüz otuz iki: Eğer masada board kullanmıyor ve kartları elle teker teker dağıtmakta iseniz (Örneğin evde tek masa rober oynuyorsanız) bilin ki bir destenin tam nizami karışması için 7 kez taraklanması gerekir. Aksi halde iyi karıştırılmamış bir destede önceki dağılım ve oyundan çıkarımlar yapılması mümkündür. (Örneğin Damın Valenin altındaki elde (koltuk altında) olma ihtimali -önceki oyunda Vale Dam ile örtülmüş ise- %50 den fazladır.)
Yüz otuz üç: Şlem deklareleri özel bir teknik ve teknoloji gerektiren konuşmalardır. Çoğunlukla 9 koz gerektirir. Toplam 9 kozunuz yoksa 4-4 fit 5-3 fite tercih edilir. Puan yeterliliği, fitleştiğiniz kozunuzun yanında ortak ikinci bir rengin veya birinizde uzun kapalı bir rengin varlığının bilinmesi, rakibin zayıf oyun açması, void veya singleton varlığı, “splinter”ın uyması, atakın ne olacağının tahmin edilebilmesi, v.b. şlem olasılığını arttırır. Yer varsa kontrol deklarelerindenden geçilmeden, ihtiyaca göre Dam sorulmadan, şlemin hangi taraftan, hangi kozda veya kozsuz oynanacağına karar verilmeden olur olmaz -acele bi koca hemen bu gece- Key Card sorusuna (Blackwood) saldırılmaz. Koz minörken 1 Key Card ile, koz Körken 1 Key Card+ koz Damı olmadan Key Card sorulmaz.
Parnerinizin şlem ilgisi göstermesine/şlem teklifine karşı yerine getirmeniz gereken ilk görev -eğer yer var ise- mutlaka sırasıyla/sıradaki kontrol (As, Rua, Şigan veya Singleton) göstermektir. Hemen key card sorma işine girişmeyin.
Briçte bütün şlem teknolojileri yapmak üzerine değil "batmamak" üzerine kuruludur.
İkili oynarken "top" alacağım diye her zaman 6-7 NT oynamaya kalkışmayın. NT şlemleri çok puanla oynanır. Puanınız yetersiz ise koz şlemlerini tercih etmelisiniz.
Yüz otuz dört: Eskiden (kahvehanelerde) partnerinizin anlamadığınız deklaresine pas geçmek -biraz da her halde onu cezalandırmanın(!) keyfiyle- hak olarak görülürdü. Siz siz olun o deklareye bir tur forsing muamelesi yapın.
Yüz otuz beş: Partneriniz ve siz konuşmalar sırasında deklare vermiş veya renginizi/renklerinizi ima etmiş ve fakat oyunu rakip oynuyorsa partnerinizin rengini atak etmeniz -kayıpsız atak sayılması nedeniyle- genelde tempo kaybınıza neden olmaz.
Yüz otuz altı: Atlayıp zıplayan, hoplayıp fırlayan deklareler zayıf ve savunma amaçlı ellere mahsustur. Çok puanlı/kuvvetli ellerle merdivenler deklareleri sıkıştırmayacak şekilde yeterli manevra alanları bırakılarak çıkılır.
Yüz otuz yedi: Gerek deklaran olarak gerekse savunurken kart oyunu sırasında oyuncu psikolojisini dikkate alın. Oynadığınız kartın üstüne rakibin daha büyük bir kart koymasını istiyorsanız sizin için fark etmiyor ise en büyük, istemiyorsanız en küçük kartınızı oynayın. Deklaranken rakibin o renge devam etmesini istiyorsanız elinizi saklıyarak büyükle, istemiyorsanız küçükle alın.
Yüz otuz sekiz: “HUM sistemler” – “Brown Sticker konvansiyonlar” hakkında:
A. Sistemler 3 kategoriye ayrılır:
1. Yeşil Sistemler (Bizlerin oynadığı natürel sistemlerdir.)
2. Mavi Sistemler (Kuvvetli trefli sistemleri Ör: Precision)
3. Kırmızı Sistemler (Artifisyel sistemler)
Kırmızı sistemler (HUM= Higly Unusual Methods) İleri derecede olağandışı sistemler olup WBF tarafından oynanmaları yasaklanmıştır. Ör: MOSCITO (Major Oriented Strong Club Including Tactical Operations), MAFIA (Majors First Always), SCRAPE (Strong Club Relay Opening Transfers Emphasizing Majors), … Böyle sistemler genelde “Simetrik Röle” üzerine inşa edilmiş Strong Pass/Forsing Pass sistemleridir. Hemen hepsi kuvvetli trefli kullanır. Basit bir örnek anlatımla elinde açar puan olan oyuncu PASS geçerek 12+ puanı olduğunu ortağına bildirir (aslında ortağına bir bilgi/ deklare vermiş olmaktadır) ve ortağı durumu sistemin gelişmeleri doğrultusunda değerlendirerek gereğinde 5 puanla bile oyun açabilir. Bu durumda ikinci oyuncunun deklaresi elinden alınmış olmaktadır. Zira PASS diyen eğer oyun açmış olsaydı belki DBL diyebilecek veya 7-8 puanla deklare verebilecek, gereğinde Michaels, …. yapabilecekti. (Dikkat! Sistemlerin genel adı Pass Forsing değil Forsing Pass) Rakibin deklare verme şansını, savunma hakkını elinden alan sistemler yasaktır.
B. Rakibin savunma hakkını elinden alan sistem değil konvansiyon ise buna “Brown Sticker” konvansiyon denir ve yine aynı nedenle oynanması yasaktır. Ör: SUCTION. Rakip 1 NT açtı. Siz 2 Trefli dediniz. (Konvansiyona göre ya 6 lı karom var yada kör ve piklerim 5-5 diyorsunuz.) 4 rengi birden kullandınız. Rakibe bir şey kalmadı. Ne desin şimdi? Rakibe savunma için yer bırakmayan, cue imkanı vermeyen konvansiyonlar yasaktır.
Yüz otuz dokuz: Son moda trend ve gelişmeler:
a. Ataklara en son As ve Dam'a ilgi (gel/gelme – beğendim/beğenmedim), Rua'ya bilgi (sayı) oynanıyordu. Şimdi As ataklarına preferans apel oynayanlar çoğunlukta.
b. Forsing Sanzatu oynayanlar ters yola girdiler. Artık 1 NT yerine 1 Pik deniyor. Gelişmeleri var.
c. Key Card’ı 03-14 oynayan hiç kalmadı. İstatistiklere göre 14-03 oynamanın daha avantajlı olduğunu sonunda herkes öğrenmiş.
d. Dam sorulursa –varsa- cevabı olan/olmayan tekniğiyle rualarla birlikte veriliyor.
e. Her türlü atak için "Sen apel ver, ne apeli olduğuna ben karar vereyim ortak" diyenler var.
f. Rakibin deklaresine (özellikle 1 NT sine) partnerinizin DBL atmasından sonra majörlere transfer oynanayanlar çoğaldı. Hatta işi daha da ileri götürüp her türlü müdahaleyi transfer (Rubens Advances) oynayanlar bile var.
g. XYZ konvansiyonu (1 seviyesindeki 3 deklarelerinizden sonra 2 way check back gibi) hip.
h. Ortağın 1 Trefli açışlarına transfer oynanıyor.
i. Toplamları 8-8 iki koz fitiniz var ise dengeli olan eldeki koza oynanıyor.
j. Cevapçının reversi diye bir kavram kalktı.
k. Çakaya açılan partnere preferansiyel apel veriliyor.
l. Cevapçı her zaman natürel konuşuyor el tarifi yapıyor.
m. Balansing sadece puanların eşit olduğu durumlarda yapılıyor.
n. 2/1 Forsing Sanzatu sisteminde 1 e 2 başlandıktan sonra revers mantığı ortadan kalktı.
o. 6+ löve olmadan Michaels yapılmıyor.
p. Ortaklıkta toplam 23+ puan olduğu anlaşıldıktan sonra bütün Pass’lar forsing, bütün DBL’lar ceza oynanıyor.
r. Minörlerden davet yapılmıyor. Minör transferlerinden sonra kısalık söyleniyor.
s. 2/1 Forsing Sanzatu sisteminde artık "responsive DBL" kullanılmıyor.
t. NT savunmasında "attitude lead" (tavır atağı) yapılıyor. Ne kadar küçük çıkarsanız o kadar büyük onör vaad ediyorsunuz.
u. 1 NT - 3 NT deklaresine kısa majör (tercihan onörsüz) atak ediliyor.
ü. Forsing tutuşlardan sonra kısalık söyleniyor.
v. 2 NT açışlarına artık "Puppet" oynanmıyor. Stayman her şeyi çözebilecek şekilde geliştirildi. Böylece "Multi" oynama derdinden de kurtulundu. Zaten 4441 sekansı olmasa fazla bir getirisi de yoktu.
x. Majör single As veya Ruası olan ellerle 1NT açılıyor.
y. 2 kozda fitleştikten sonra key card araştırması 6 key card üzerinden yapılıyor.
z. 1 NT açana 4-3-3-3 dağılımlı 10-11 puanlık dengeli ellerle stayman yapılmıyor.
Yüz kırk: 5 seviyesinde yarışmak diye bir şey yoktur! “5 seviyesi rakibe aittir” sözünden bu anlaşılmalıdır. 5 seviyesindeki deklareler -konvansiyonel değil ise- ya yapmak, ya batmak (feda) içindir. Eski bir briç atasözüdür. "Beşe beş demek beş senede bir iyi sonuç verir."
Yüksek seviyede yarışabilmek için partnerle iyi bir anlaşmanızın / formülünüzün olması gerekir. Yoksa oluşturun. Örneğin : DBL iyi el yarışmaya, renk söylemek oynamaya gibi.
Yüz kırk bir: Briç zihni yeteneklerini biler, psikolojik ve sosyal yönü vardır, gerçek hayattaki gibi şans, risk alma, gerçeğe en yakın tahminde bulunarak en doğru yolu seçmeye çalıştırır, dolayısıyla keyif verici akıl, zekâ ve hafıza kullanan bir spordur. Evrenseldir. Cinsiyet, dil ve yaş gibi beşeri sınırlamaları yoktur. Analitik düşünme ve zihin jimnastiği sağlar, kötü alışkanlıklardan uzak tutar, planlama, konsantrasyon ve çok yönlü düşünmeyi sağlar, sosyal gelişime katkısı olur. Takım bireyi olma ve sorumluluk duygusu aşılar. Disiplin, eğitim, uygulama, yarışma, performans, fair play yanında strateji, planlama, bilgiyi doğru kullanma, iyi zamanlama, azim, saygı, sevgi, hoşgörü ve nezaket öğretir. Zihni hareketli tutması nedeniyle Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara karşı etkili olduğu değerlendirilmektedir. Kişiyi zihnindeki güncel problemlerinden koparararak, stresinin etkisini azalttığından bağışıklık sistemini güçlendirir. Çözümleme gücünü briç kadar çalıştıran başka hiçbir oyun yoktur.
Briçin hep faydalarından bahsediliyor. Hiçbir yerde negatif yönlerinden, zararlarından bahsedildiğini ne duydum, ne gördüm. Özellikle turnuva briçi şans ve beceri gerektiren her yarışmalı ortamın kaçınılmaz sonucu olan stresli bir bağımlılık yaratır. Briç mikrobu bağışıklık sistemi zayıf kişilerde tedavisi zor ve bulaşıcı bir hastalık yapar. Adrenalin boşalmasından geri dönüş yoktur. Hep istenir, hatta daha fazlası. Yarışma ortamının getirdiği stresin bazı insanların normal davranışlarını perdeleyerek asabiyet, kibir, vbg. çeşitli şekillerde psikolojilerini bozabildiğine bazılarının ise aksine, mazohism eşiklerini yükselttiğine şahit olmayan yoktur. Briç ona tahsisi ettiğiniz zaman ve para açılarından da programlarınızı, dolayısıyla yaşam kalitenizi negatif etkileyebilir. Bunları bilelim, olabildiğince önleyelim.
* Önleyemeyenleri uyaralım da demek isterim ama kişilerin özgür iradelerine müdahale ederek haddimi aşmak istemiyorum. Yoksa briç nedeniyle aile düzenlerinin tadını kaçıran veya işlerini kaytaran/aksatan büyükleri, hele hele değil sınıfta kalmak, çok nadir de olsa okulunu bile bırakan pırıl pırıl gençleri gördükçe çok üzülüyoruz.)
Yüz kırk iki: Önce oynayıp sonra düşünenlerden olmayın. Düşünür gibi yapmayın, düşünün. (Gülmeyin! Çenesini sıvazlayarak, parmaklarıyla sağındaki solundaki oyuncuları veya yeri elini işaret ederek düşünen adam rolü yapanlarla mutlaka karşılaşmışsınızdır.) Özellikle yaşınız 50'nin üzerindeyse fazla konsantrasyon nedeniyle arada “black out” (bakar kör/ani unutkanlık durumu) olabilirsiniz. Normaldir. Bu durumda panikleyip acele oynamayın. Derin bir nefes alıp bekleyin. Kısa sürede geçer.
Arabamda bir navigasyon cihazı var. Yanlış bir yola girdiğimde "rota yeniden hesaplanıyor" diye uyarıyor. Her löveden sonra üşenmeyin tekrar düşünün. Hep düşünün.
Yüz kırk üç: 4 asın veya 5 key card’ın sizde olduğunu biliyorsanız kendi başınıza (aceleyle) 6 ilan etmeden önce eğer yer var ise bunu partnerinize bir şekilde bildirin. Aksi ortakdirde partnerinizin “7 olmayacağına kendi başına nasıl karar verdin ortak?” sorusuna cevap veremezsiniz.
Yüz kırk dört : Gözlem ve tecrübelerime göre mix ile aralarında yaş ve briç bilgi/beceri
farkının çok olduğu parnerliklerde kavga(!) ve kan uyuşmazlığı oranı diğerlerine göre daha az ama partnerlikleri uzun ömürlü değil. Malum sebepler...
Diğer bir gözlemim ise şudur : Kart oyunlarına suplexi olan (amiyane değimiyle kağıt tutmasını becerebilen) çoğunlukla erkek zevat biraz eğitimle en fazla 6 ayda masaya oturup briç oynayabilmekte, meraklı iseler sürekli antreman ile 2-3 senede briçlerini ilerletmekte, 5 sene sonunda briç hakkında herşeyi, en iyi bilen tek kişi olma evresinden geçerek ancak 10-15 sene sonra briçin sonsuzluğunu kavramaktadırlar. 5 ile 10 sene arasındaki öğretmenlik dönemlerine çoğumuz şahitizdir. Onları yeni yemek yapmaya başlayanların tencereye her baharatı koyma ihtiyacı hissettikleri gibi her konvansiyonu kullanma/modifiye etme temayüllerinden de teşhis edebilirsiniz. Yadırgamayın. Eşyanın tabiatı böyle. Bu topu bilen oynar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, oynayamayan çamur atar.
Söylemeye gerek yok gerçek uzman briççilerin egoları yüksektir. Onu artık normal kabul etmek lazım. Üstlerine gitmeyin tevazuları bir noktaya kadardır diye uyarmak istedim.
Yüz kırk beş: İyi bir skorunuzdan sonra rakip şokta tartışırken bridgemate’in içine düşmeyin. Hele hele sakın “Benim diye söylemiyorum ama fazla tevazuya gerek yok. Oynarım ben bu briçi. Bayılıyom kendime. Allah beni nazardan saklasın“ gibi böbür cümleleri kurmayın.
Yüz kırk altı: İyi briç oynamak başka bir şey, iyi briç partneri olmak başka bir şeydir. Siz siz olun, sakın ola ikisini birbirine karıştırmayın. Kötü bir briççiden çok iyi bir briç partneri olabildiği gibi, tam tersine, "süper" bir briççiden kötü bir partner olabilir. Ne yazıkki birçok briç oyuncusu "iyi bir briç partneri arıyorum" der iken –farkında bile olmadan- sadece iyi briç oynamayı kast ettiğinden, daha sonra “kan uyuşmazlığı” nedeniyle partnerliğini bozmaktadır.
Hem iyi bir briççi hem de iyi bir partner olan o kişiyi bulduğunuzda tadından yenmez. Şimdi sıra sizde. Siz de aynı vasıflara sahip misiniz?
Yüz kırk yedi: Briçin en zor/sert maçı BAM (Board A Match), şansın en az rol oynadığı ve adili Takım (Teams /IMP = International Match Points), şansa en çok ihtiyaç duyulanı ve atak olanı İkili (MP =Match Points) en kumarbazı Rober turnuvalarıdır. Şikago ve duplike briç sistematikleri tüm maçları bir miktar dengeler.
Yüz kırk sekiz: Sadece kozdan kesin batırabileceğiniz eller için : Elinizde çok (örneğin 6 adet) koz var diye yetersiz puanla rakibe DBL der iken düşünün. Kaçarlarsa bu kez sizde puan var diye ortağınız DBL der ise pişman olabilirsiniz. Elinde sıfır puanla rakibe DBL diyenlere ithaf olunur.
Yüz kırk dokuz: “Canlı” terimi rakip henüz limite olmamışken araya giren, konuşma mecburiyeti yokken konuşan veya üste konuşan oyuncu için kullanılır. Deklaresi oynamak için, T/O, konvansiyonel, atak göstermek veya ceza için olup her halukarda yapıcıdır. Rakip limite olduktan sonra üste konuşan (cansız) tarafından verilen deklarelerde bu özellikler daha zayıf olup uyandırma amaçlı değil ise genellikle kendi yararlarına yarışma / feda amaçlıdır.
Yüz elli: Briçte birçok sayı kuralından bahsedilir. Sayıların karmaşasına girmeden en çok kullanılan sayı kurallarının “yarı bilimsel” olanlarının özetleri basitçe şöyledir:
a. Eli iyi olan oyuncunun 1 seviyesinde veya yarışırken negatif DBL demesi durumunda “rakibin elinizdeki koz adedi + 10 lu dahil rakibin koz onörleri adedi + kontratın seviyesi” en az 9 ise partnerinizin T/O konturunu cezaya çevirebilirsiniz.
b. “Elinizdeki puanların toplamı + en uzun iki renkteki kartların sayısı” en az 20 ise veya “elinizdeki onör puanlarınızın toplamı + pik rengindeki kartların sayısı” en az 15 ise oyunu açılabilirsiniz.
c. Partneriniz zayıf 2 açtığında “elinizdeki onör puanları toplamı + açış rengindeki kart sayısı” en az 17 ise -ortağınızın açtığı renk sayısının sizde en az ikili olması kaydıyla- zon ilan edebilirsiz.
d. Partneriniz 1 NT açtığında “elinizdeki toplam onör puanı + 7 liden büyük markaların sayısı” en az 16 ise zon ilan edebilirsiniz.
e. Bir majörde fitleştikten sonra elinizi kayıp lövelerinize göre değerlendirirken (Loosing Trick Count) oyun açar bir elde 7 kayıp olacağı kabulüyle, ona -deklarelere göre onun elindeki delikleri kapatan (Cover Cards)- 4 löve yardımınız varsa zon ilan edebilirsiniz.
Yüz elli bir: Spor psikolojisi “hangi dalda yarışırsanız yarışın nihai hedef kazanmaktır” diye başlar. Eğer bu kabule katılmıyorsanız bu maddenin geri kalan kısmını okumayın.
Başarı bedensel, zihinsel ve psikolojik performansın toplamıdır.
Motivasyon sporcunun fizyolojik ve psikolojik açıdan yarışmaya hazır olma durumudur. Yetersizliği sporcuda keyifsik, nedensiz yorgunluk, yarışmayı bırakma eğilimi veya bir an önce savaşın bitmesi isteğine; aşırılığı ise sinirlik, telaş, kontrolsüzlük ve gerginliğe yol açar.
Sporcunun bedensel kapasitesinin üstüne çıkabilmesi ancak ruhsal bakımdan yüksek performans vermeye hazır olması ile mümkündür. Bu nedenle spor psikolojisinde öncelikle kullanılan teknik stres faktörünü azaltarak oyuna yoğunlaşmayı amaçlayan meditasyon gibi gevşeme çalışmaları, ikinci olarak antremandır. Sporcu gerilimi yüksek yarışmalara ne kadar çok girerse, sonraki yarışlar için deneyim kazanacağından kendini daha rahat kontrol edebilir.
Yüz elli iki: Söylemekten 10 kat daha etkilidir. Siz oynarken dışarıdan birisi sizin videonuzu çekip daha sonra size seyrettirse kim bilir neler görüp hatalarınızı düzelteceksiniz. Konsantrasyonunuz artacak. Elini rakibe açık edenlere, oyunun temposunu bozanlara, önündeki löveleriyle oynayanlara, lüzumsuz ve dikkat dağıtıcı hareketler yapanlara, düşünüyorken eli yerine sağa sola hatta tavana bakanlara, lövelerini usulüne uygun düzgünce önüne koymak yerine boardun cebine sokanlara, katını fileden çıkarttıktan sonra düşünenlere, rakiple dövüşüyormuş gibi kart atanlara, oynadığı kartı elindeki kart filesinin neresinden çıkarttığını rakibe gösterenlere, … naçizane bir tavsiye. Rakibin 2 karo multi açışlarının %95’i 6-10 puan aralığında uzun ve zayıf bir majöre dayalıdır. 15+ puanınızla elinizde tek olan rengi söyleyerek partnerinize diğer 3 renge hazır olduğunuzu belirtebilirsiniz.
Yüz elli üç: Eğer natürel oynamıyorsanız sık kullanılan bazı konvansiyonel oyun açışlarına karşı kullanabileceğiniz en basit savunmalar şunlar olabilir:
a. Rakibin 2 karo multi açışlarının %95 olasılıkla 6-10 puan aralığında uzun ve zayıf bir majöre dayalı olduğunu değerlendirerek 15+ puanınızla elinizde tek olan rengi söyleyerek partnerinize diğer kalan renklere hazır olduğunuzu belirtebilirsiniz. İkinci bir yol ise yine 15+ puanlı dengeli ellerinizle DBL demek dengesiz ellerle renk söylemek olabilir.
b. Rakibin zayıf sanzatu açışlarına açar puanınız varsa DBL deyin. Böylece partneriniz oyunu hangi tarafın ne seviyede oynayabileceği hakkında az çok bilgi sahibi (kaptan!) olacağından anlaşmanıza göre cevaben size Landy (2 trefl majörler en az 4-4 olmak kaydıyla) veya DONT sistematiğinde renk gösterebilir. Landy oynamanın avantajı 2 seviyesini oynamaya, 3 seviyesini forsing için kullanmaya olanak sağlamasıdır.
c. Precision gibi kuvvetli trefl açışlarına elinizde konuşabileceğiniz natürel başkaca bir renginiz yok ise puanınıza ve uzunluğuna bakmaksızın 1 karo deyip rakibi natürel konuşmaya döndürebilirsiniz. 1 karo dışında söyleyeceğiniz renkler yapıcı el gösterir.
d. Kuvvetli 2 trefl açışlarına savunma için 2 renkli yapıcı bir ele sahipseniz bunu partnerinize 2 seviyesinde şu şekilde iletebilirsiniz:
1. DBL = yuvarlak renkler (trefl + kör)
2. 2 karo = kırmızı renkler (karo + kör)
3. 2 kör = majör renkler (kör + pik)
4. 2 pik = siyah renkler (trefl + pik)
5. 2 NT = sivri renkler (karo + pik)
6. 3 Trefl = minör renkler (trefl + karo)
Yüz elli dört: Rakiplerinizden veya partnerinizden ters bir laf işitip sıkılmamak için oyuna başlarken E-W-N-S nasıl oturduysanız hep aynı yönde oturun. Dummy iken deklaran partneriniz büyük dediği zaman -fark etmese de- en büyük kartı, küçük dediği zaman en küçük kartı oynayın.
Yüz elli beş: Kötü oyun partneri etkiler. Partneriniz iyi oynuyorsa sizin kötü oyununuz onu şişirebilir, bıkkınlık ve kızgınlık yaratabilir. Bu durum intikam veya cezalandırma hissi oluşmasına kadar varabilir.
Yüz elli altı: Dekleran olarak ikili oynarken parneriniz elini yere açtığında kartı bir kez de "Acaba diğer masalar bu kartı ne oynar?" düşüncesiyle inceleyin. Örneğin siz 4 Majör oynuyorsanız ve kart 3NT +1 de olabiliyorsa 5 Majör yapabilmek için risk alın, veya siz 3NT oynuyorsanız ve kart 4 Majör de olabiliyorsa 3NT +1 yapmaya çalışın.
Yüz elli yedi: Bir destede 40 puan vardır. Deklerasyon safhasında bazen masanın üzerinde toplamları 40 puanı çok aşan deklarelere şahit olduğunuzda şaşırmayın. Öncelikle ortağınıza inanın, kim kırmızıda kim yeşilde olduğuna bakarak eğer partskora baraj veya yarışma yapılıyorsa dağılımla yapıldığını biliyorsunuz. Kontur atarken iki defa düşünün.
Yüz elli sekiz: 3 seviyesinde "Support DBL" olmaz.
Yüz elli dokuz: Söyleyip söylememekte tereddütte kaldığınız zaman 3 NT veya zonu söyleyin, partskorda kalmayın. Uzun vadede karlı çıkarsınız.
Yüz altmış: Re-opening için ya rakibin rengi sizde kısa, ya diğer renklere hazır yada puanınızın çok olması gerekir.
Yüz altmış bir: Puanlarınız uzun renklerinizde ise oynamaya, kısa renklerinizde ise savunmaya uygundur eliniz var demektir. Uzun renginizdeki puanlarınız ne kadar konsantre ise eliniz o derece kıymet kazanır.
Yüz altmış iki: Alışkanlık haline getirin. Aksine aleni bir durum yok ise büyüğe büyük koymak partnerliğinizin kazanma ihtimalini arttırır. Ört üstünü üşümesin!
Mücbir sebep yokken atağa karşı yerdeki ikili Dam, Rua veya Vale yerde tek bırakılmaz. "Kız tek başına kalmaz", "Oğlan tek başına kalmaz" denirdi.
Yüz altmış üç: Annenizin en akıllı çocuğu siz misiniz? Cin olmadan adam çarpmaya kalkmayın. Blöf yapmayın. Sözüm, rakibi bir üst seviyeye çıkartıp batırmak için olur olmaz verdiği olmayacak deklare üzerine kalıp üstelik bir de konturlu batanlara.
Yüz altmış dört: Aman dikkat. Düşünmemeniz gereken pozisyonda tempoyu kırarsanız TD lik olursunuz. Bu artık “kasaba kurnazı” briççilerin silahı haline geldi. TD lerin de maalesef buna karşı yapacak fazla bişeyleri yok.
Yüz altmış beş: 3 NT oynayan acemi oyuncu ilk 8 eli alır, usta son 9 eli. Vereceğiniz löveleri önceden verin.
Yüz altmış altı: 2 ve 3 seviyesindeki yarışma deklerasyonlarında da etkili olduğu muhakkak ama birsürü el değerlendirme sistemlerinin arasında özellikle 4 ve 5 seviyesindeki koz kontratlarında %100 kazandıran en basit sistemin "Kayıp Eller Hesabı" olarak bilinen LTC (Losing Tricks Count = kayıp lövelerin sayılması) olduğu belirtiliyor.
Yüz altmış yedi; İster boş zamanlarımızı hoş geçirmek, ister alzheimer olmamak, ister evin iticiliğinden, ister kulübün çekiciliğinden, ister paramızın çokluğundan, ister egomuzu tatmin isteğimizden, ister mahalle baskısıyla, ister yeni elbisemizi/takımızı/saçımızı göstermek amacıyla veya başka sebeplerle oynayalım, işin profesyoneli olmadığımız müddetçe neticede briç, bizler için güzel bir oyundur. Virütik bir hastalık haline getirmeyelim. Eller ne derse desin, oynarken eğlenelim, keyif alalım, mutlu olalım.
Binaenaleyh; kıssadan hisse ve dahi hasıl-ı kelâm bence budur.
AZBİRAZ LATİFE
AZBİRAZ LATİFE
* Ama bak sen böyle yaparsan halkımız isyan eder.
* Gelinin halasından bir adet pik.
* Benin kedim bile yapmaz bu senin yaptığını.
* Elgören bülbülü
* Ortağım Necati, ben üç sanzatu oynayacağım. Puanınla beni koru.
* 1 NT = Nesrin Topkapı, 3 NT = Mezdeke
* Allahın izni Peygamberin kavliyle dest-i partnerliğinize talibim.
* Ben “tane sistemi”oynuyorum. 6 tane pikim vardı.
* “Hesitation Forsing” sistemi oynamayalım lütfen.
* Valla ben sistem mistem dinlemem. 13 puan gelince açarım daha sonra da ağzıma geleni söylerim. İlle de kategorize etmek istiyorsan ben “sınır tanımaz” briççiyim.
* Kalkış ve uçuş iyi de konmakta biraz sıkıntı yaşıyor ortağım.
* Briç biter briççi kalır.
* Ordu geçti sen hala borazan çalacaksın ortak.
* Ortağım geldi. Bakmak serbest. Dokunanı yakarım. Kutsal varlık
* Ortağım acayip iyi 3 NT oynar amcası. Hadi bir oyna da amcalar görsün ortak.
* Ben ortağıma şöyle böyle dedirtmem arkadaş.
* İddiaların aksine çok iyi briç oynar.
* O da bizim kabileden.
* Bir ara briçi bıraktım. Hayatımın en zor 20 dakikasıydı.
* Aranan kan bulunmuştur.
* Aaaaaa! Kız düşük yaptı.
* Nolamazz.. Siz partner olamazsınız. Siz kardeşsiniz
* Şlem oynayacağım. Kelime-i şehadet getirin.
* Okulda seçmeli ders olarak 3 NT okumuştum.
* Atak yap. Boks.
* Biz briççileri dünyaya egoları ıslah olsun diye gönderdik. Şüphesiz onlar cennetliktir. (Cüz 2. Briç suresi, satır 5-7)
* Bilenle bilmeyen bir olurmu hiç. (Cüz 2, Briç suresi, satır 9)
* Briççi lazım dediler geldik.
* Partnerim aslında madde kullanmadığı zaman iyi briççidir.
* Biliyorum içimde bir briççi var. Zamanı gelince patlama yapıcak.
* Varoşların efendisi fırtına briççi
* Kitapta bile yeri var. Briç suresi. “Bilenle bilmeyen bir olur mu hiç” yazıyor.
* Benim maşallah dediğim altı ay yaşamaz.
* İtiraf ediyorum. Her şeyi para için yaptım.
* Ümitköy’lü meşhur briç virtüözü Necati. Kime sorsan gösterir.
* Yaşlıyız. Bize nazik ve müşfik davranın.
* Kalk borusu çaldı. Size tayin çıktı.
* Satış elemanı
* Azgın briççi
* İhraç fazlası briççi
* Şlem şeyttiricekseniz buyurun. Biz size mani olmayalım.
* Pas diye diye paslandın ortak.
* Seyirci seni bozuyor. Tribünlere oynama ortak.
* Bu oynayacağım 4 Piki dost, akraba, 3. şahıs, izleyicilerim ve tüm hayranlarıma ithaf ediyorum.
* Efsane geri döndü.
* 3 NT oynarken basıldı diye gazetelerde manşete çıktı.
* Sandal mı bu batsın? Suya atsan batmaz.
* Bana 4 NT deme alınırım.
* Koskoca adama 2 NT yakışır mı?Tabii ki 3.
* Briç fantazilerini benim üzerimde deneme ortak.
* Fantazi yapacağım derken yataktan düştü.
* 3 NT çayıra, Mevla kayıra.
* Mundar ettin 26 puanı ortak ama boşver, puan sana feda olsun.
* Hana geldik yağmur dindi.
* 3 NT’lerden sorumlu devlet bakanı
* B planına geçelim ortak.
* Sibel Can sistemi, Banu Alkan konvansiyonu, Lerzan Mutlu apeli
* 1 Pik – Pas – 2 Pik – Pas –REST! (4 Pik)
* ALERT! Ortağım iyi oynar. Sonradan alert etmemiştiniz, söylememiştiniz, bilmiyorduk, duymadık, elektrikler kesildi, sular akmadı, dersimize çalışamadık filân demeyin.
* Oyuna başlamadan keşke fotoğraf çektirseydik. Yarınki gazeteler için.
* Biri beni durdursun lütfen.
* Plâketini ısmarladım zaten. Son kullanma tarihin geçmeden senin birde heykelini diktireceğim ortak.
* Bu oyunumu videoya alın. Ders olarak okutursunuz.
* Briçi öğrendi. Akşama peştamal kuşanma törenini yapacağız.
* Kaç IMP istiyorsanız baştan söyleyin verelim. Boşuna kan dökülmesin.
* Bir briççiyi 10 kişi ister 1 kişi alır.
* Sizdemi briççisiniz? Ne kadar çok ortak noktamız var. Kader ağlarını örüyor.
* 3 NT. Yalaannnn
* Briççi lazım dediler geldim
* Biliyorum içimde bir briççi var. Her an bir patlama yapabilirim
* Aslında partnerim madde kullanmadığığı zaman iyi briççidir.
* Arkadaşlar yanında baş ağrısı ilacı olan var mı? – Hayrola Necati ile mi oynuyorsun?
* Bütün puanlarını baştan gösterdin. Birazdan sana “bayrama ne giyeceksin?” diye sorarlar. Haberin olsun.
* Bir briççi bir briççiye bre briççi bu gün beraber briçhanede briç oynayalım (mı?) demiş.
* Uyarıyorum. Ortağımın DBL’ ını yiyen sabaha sağ çıkmaz.
* “Dediğim dedik, çaldığım düdük, bendeniz hödük” diyorsun yani ortak.
* 51 kartı sayarım.
* Saraydan kız kaçırma
* Asrın briççisi
* Yarışırken bir DBL eğer “ışık hızıyla” atılmışsa bu artık cezadır ortak.
* Siz daha önce hiç briç oynadınız mı ortak?
* BİR-İÇ kulübü
* Fazla seyretmeyin şahit yazarlar. / İyi izleyin sizi şahit yazacağım.
* Eller ikiye ayrılır. Zon bağlayanlar ve şlem oynayanlar.
* Sizin briç teknolojiniz biraz demode galiba ortak. Buharlı sistem. Kömürle mi çalışıyor?
* Minörden koz olmaz.
* Hayrola! Selâmsıza / Kuruçeşme’ye / Azmak’a mı taşındınız?
* Kulüp sizden idrar örneği talep ediyor. Doping kontrolü yapacakmış.
* Kendi ayağına ateş ettin ortak, bir de benden pansuman parası istiyorsun.
* Bugünkü bahtsız kurbanın kim? / Bugün kim şark hizmeti yapıyor?
* Kısmetsiz bedevi
* Gömeni gömerler ortak.
* Konturlu 3 içeri. - Acımadı kiiiiii, acımadı kiiiiii.
* Çıktı mı ortak? – Ne çıkması öbür tarafa bile geçti.
* His, blöf, ihanet, intikam, hırs, şehvet, aşk, kan, para, seks, ihtiras. 32 kısım tekmili birden hepsi bu turnuvada.
* Ben briçte puanı kaldırdım ortak.
* Ortaksız kalırsan bir ıslık çal yeter. Koşar gelirim. Ben köşe başında beklemedeyim.
* Herkes = yapmış. Siz +1 yaptınız. Haram olsun!
* Makinist! Kontak anahtarı lütfen! (Direktör, bridgemate anahtarı lâzım)
* Bizim skorların yanındaki düşünceler hanesinde K.Y.D. yazıyor. Direktöre sordum. “Kötü Yola Düştü” demekmiş.
* Deklare arasında Joker mi çektin ortak?
* Ben briççinin zeki, çevik ve aynı zamanda 3 NT oynayanını severim.
* Ortağımla düzeyli bir ilişkimiz var, ama şimdilik ileride ciddi bir beraberlik düşünmüyoruz.
* Mevlana öbür taraftan“Turnuvaya Necati gelmese de olur” diye haber göndermiş.
* Cismin partner hali
* Hayırdır inşallah! İçimden bir ses “bu turnuvada birinci olacaksın” diyor.
* Kaç kez apel verdim ortak. Gel artık şu körü. Kendimi masanın üstüne mi atayım yani?
* Apel verirken biraz daha dikkat et ortak. Maazallah gözüme de girebilirdi.
* Başlamadan sorayım. Üzerinizde muska, nazarlık, okunmuş mavi bir şey yok değil mi? Federasyon onları kullanılması yasak maddeler kapsamına soktu.
* Bizden memnun kaldınız mı?
* Gencim, güzelim. Neyim eksik. Ben de 3 NT oynamak istiyorum.
* Yerden ne yiyelim ortak? – At sineği, at sineği.
* Sizdemi “bye”sınız? / Yine mi “bye”ız.
* Başlamadan gömleğimin kollarını sıvayayım bari. Üzerime kan sıçramasın.
* -1 olmuş ne beis. Keyfine bak ortak. Sefan olsun.
* Canlı bomba
* Alırım anahtarını
* Rakip (ler) = Kâfir / Küffar
* Ortağımdan çok eminim. Sağlamdır. Duvara çaksan girer.
* Rakip Grand Şlem oynuyordu. Apel verdim.
* J. L. ile briç oynarken çekilmiş o fotoğraflara inanmayın. Biz sadece arkadaşız.
* 1 Pik – Pas – 4 Pik, İşte fener böyle tutulur.
* O deklareyi hastaneye getirdiklerinde zaten X idi.
* Ortağım sonradan olma değil anadan doğma briççidir.
* Pike girmekle mayına bastı.
* NECATİMAN
* Her topa girme ortak.
* Hep kendin giriyorsun, biraz da pas versen iyi olacak ortak.
* Yüksek irtifa pilotu
* Bol hareket, no bereket
* Hissi briç
* Demek ki beceremiyoruz biz bu briçi ortak.
* Kuş taşa deydi. Birinci olduk.
* Bizim takımın adı olsa olsa “Andropoz Gücü” olur ortak.
* Ortak konturun negatif sonuç verdi. – Normaldir. Negatif konturdu.
* Ortak bir dahaki sefere alacağın elleri saydıktan sonra bir de vereceğin elleri say, toplamı 13 etmiyorsa lütfen kartlarını bir daha say.
* Alert-*-Her şey olabilir
* 1CL-Alert-?-Tref şigan olabilir
* Ataklar Nasıl? - Batırmak için
* Ataklar nasıl? - Damardan, rakibin uzun ve kuvvetli rengini bulmaya çalışıyoruz
* Partner kalkış iyi de konamadın
* Batar ama el açma, oyna partner. Rakipten ümit kesilmez.
* Rakiptir ne yapsa yeridir.
* Kutsal 3 NT yi sollama partner
* Partner siz daha önce hiç briç oynadınız mı?
* Formunun zırvasındasın partner.
* Son iki ortağımdan da şikâyetçiyim, biri beni terk etti, diğeri ise terk etmiyor.
* Çok dengeli oyuncudur, hem deklaresi hem kart oyunu kötü.
* Şeytanın devreye girdiği yer işte tam burası.
* 1 Kör – Pas – 1 pot daha (2 Kör)
* Böylesini tarih yazmadı
* İşte şimdi rakipten şüphelendim. Kart sayıyorlar galiba.
* Üzülme ortak. Atağı ben yapsam oyunu +1 yapabilirdin.
* Mahallemize geldik, peşimi bırakın lütfen. Ben sizin bildiğiniz briççilerden değilim.
* Tam açıldık, iyi oynamaya başladık turnuva bitti. Bizim şansımız da işte bu kadar, 10-15 board daha olsa garanti birinciydik ortak.
* Altın vuruş yaptın ortak.
* Sana iyi oynadın diyemiyorum ortak. Nazarım değer. Benim maşallah dediğim 6 ay yaşamaz.
* Ortağım kendi başına gitti, 2 battı ama biz kendisiyle konuştuk, söz verdi, bir daha yapmayacak amcası.
* İyi oyunlar. Bol şans. Pikiniz bol olsun. Eliniz doğruya gitsin.
* Partnerime arada “iyi oynadın ortak” diyorum "periyodik bakım" etkisi yapıyor.
* Briç canavarı
* Alın beyi içeri, sahneye yakın oturtun.
* Çaka çuka oynasaydın 3 NT biendi ortak.
* 3 Sanzatum gelince hiç tutamaz yaparım.
* Ortak dediğim sırtımdan vurmasaydı küffar beni yıkamazdı.
* Bu saatte kesilen kurban kabul olmaz ama yine de olsun. Gelin bir maç yapalım.
* 3 trefli açışını alert ediyorum. 2 trefli'nin iyisidir.
* Beni ne doktorlar, mühendisler, hariciyeciler istedi; partnere vardım.
* Şapkadan tavşan çıkartmaya çalışma ortak. Kazı kazan değil, briç oynuyoruz.
* Lütfen mamullerimizi elle değil gözle seçelim.
* Sizi briç oynamakla suçluyorum.
* Partnerinize iki defa bağıracağınıza bir kere vurun. Daha etkilidir.
* Briççisin dediler, kız vermediler.
* Çekersin asını, atarsın pasını. Tuttu tuttu, tutmadı tutti-frutti.
* 2 li bu partner. "Hasan almaz basan alır" oyunu.
* Böyle konuşmaya devam edersen seni görevi başındaki briççiye hakaretten içeri attırırım.
* UBO = Unidentified Bridgeing Object
* İyi briççi uzun ve sivri dişlerinden hemen kendini belli eder.
* Bir müslümanda bu kadar puan olmaz. Sen iki müslümanlık puan almışsın eline.
* Organik briççi.
* Briçin "Robin Hood"udur. Zenginden alır fakire verir.
* Ölü taklidi yapalım partner. Rakip daha fazla vurmasın.
* Üç yanlış bir partneri götürür.
* Bu yeni sistem sayesinde sadece elimizi değil duygularımızı da anlatabiliyoruz.
* Dınnnnnnnnn... Süreniz doldu. Kutunuzu açıyorum.
* Mamullerimizi elle değil gözle seçiyoruz lütfen.
* Kartların elinden kayıp düşmesin diye arada çikolata ve karamel ye partner.
* Partneriniz bozulursa onu Türk usulü tamir edin. Cihazın içine üfleyin, olmadı tepesine vurun.
* Sendeki puanlar net mi brüt mü partner?
* Teşekkürler ortak. Az veren candan... (Yerden az puan / koz çıkınca)
* Başhekim briç oynasın geçer demiş.
* Ortak yerden oynarken büyük, küçük yerine 70'lik, 35'lik deme alışkanlığından lütfen vazgeç. Elâleme rezil oluyoruz.
* Lisans (Masterpoint) No: 90-60-90
* Potansiyel briççi. Her an bir patlama yapabilir.
* Bende briççiyim ama tedavi oluyorum.
* Aşk olsun partner. Üstüne gül koklamam demiştin, daha kırkım çıkmadan yeni partner edinmişsin.
* Bricismus = Briç oynayamama hastalığı
* Yanlış kabloyu kestin ortak.
* Patnerimin içinde süper bir briççi yatıyor. Tek bir sorun var; yatması.
* Ataklarınız nasıl? - Rakibin uzun ve kuvvetli rengini çıkıyoruz.
* Bu elle 3 NT demek 6 aydan başlar partner.
* Tabelaya göre şu an NS sonuncusuyuz partner. Biraz daha gayret edersek EW birincisi olucaz.
* Nayırrr! Nolamazzz! Siz partner olamazsınız. Siz kardeşsiniz.
* Partnerimi kaçırmışlar. 1000 Dolar fidye istiyorlar. Vermezsem bırakıcaklarmış.
* Az veren candan partner. Hem biliyorsun puanın büyüklüğü değil işlevi önemli.
* Briç bu partner, şakaya gelmez!
* Aaaa Kız düşük yaptı (Dam tekten düşünce)
* Bir de artları kaynatıp suyunu içmeyi dene partner, belki faydası dokunur.
* Evvelce briç diye bişey yoktu. Buralar hep tarlaydı.
ZAYIF AÇANIN İKİNCİ KONUŞMASI
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
* SON DAKİKA NOTU : İnternette oynar iken masanızı /partnerinizi selâmlarak iyi oyunlar diledikten sonra her boardda ayrıca GLP, WDP, TUP, .... yazmak veya ikonlar basmak konsantrasyonuzu yaralamaktadır. Zira masada kolayca yapılabilen şifahi jestler bilgisayar başında yerine getirilmeye çalışıldığında sizi ekrandan koparıp klâvyeye götürmekle oyundan koparmaktadır. Bu açıdan masabaşı alışkanlıklarınızın sözlü kısmını BBO ortamına taşımamanızı tavsiye ediyor, temenni, jest ve teşekkürlerinizi tek bir seferde (oyunun baş ve sonunda) eda edebileceğinizi hatırlatıyorum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
* SON DAKİKA NOTU : İnternette oynar iken masanızı /partnerinizi selâmlarak iyi oyunlar diledikten sonra her boardda ayrıca GLP, WDP, TUP, .... yazmak veya ikonlar basmak konsantrasyonuzu yaralamaktadır. Zira masada kolayca yapılabilen şifahi jestler bilgisayar başında yerine getirilmeye çalışıldığında sizi ekrandan koparıp klâvyeye götürmekle oyundan koparmaktadır. Bu açıdan masabaşı alışkanlıklarınızın sözlü kısmını BBO ortamına taşımamanızı tavsiye ediyor, temenni, jest ve teşekkürlerinizi tek bir seferde (oyunun baş ve sonunda) eda edebileceğinizi hatırlatıyorum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Düzenlemek için buraya tıklayın.
EK: BRİÇ SEXTEN İYİDİR ÇÜNKÜ :-
"Ata sporumuz briç, sexten temin edilen haz ve heyecanın sürdürülebilir bir biçimde azami seviyeye çıkarılabilmesi içün beşeriyetin ifa ettiği
uzun fenni icraat ve ameliyeler esnasında
keşif eylenmiştir.”
Gazneli Mahmut (Zia Mahmood'un dedesi !)
1. Briç dergilerinizi saklamak zorunda değilsiniz.
2. Arasıra bir profesyonel ile briç oynamanızda hiçbir sakınca yoktur.
3. “On Emir” briç konusuna değinmez.
4. Briç oynarken partnerinizle fotoğraflanmaktan rahatsızlık duymazsınız.
5. Partneriniz sizin evvelce briç oynadığınız kişilerden nefret etmez.
6. Hiç tanımadığınız bir partnerle briç oynayabilirsiniz.
7. Çok iyi bir briç oyuncusu gördüğünüzde onunla briç oynama hayali kurmaktan dolayı vicdan azabı çekmezsiniz.
8. Olağan partneriniz kendisi olmadığında başka birisiyle briç oynamanızdan rahatsızlık duymaz.
9. Kimse size fazla briç oynamak körlük yapar demez.
10. Partnerinizin polis olma ihtimali sizi rahatsız etmez.
11. Ofisteki çalışma odanıza briç takvimi asabilir, briç şakaları yapabilirsiniz.
12. Birisine birlikte briç oynama teklifinizden dolayı tacizle suçlanmazsınız.
13. Briç oynarken kapınızı kilitlemenize gerek yoktur.
14. İnternette bir briç sitesini ziyaret ettikten sonra hayatınızın sonuna kadar bilgisayarınıza Filipinli genç kızlardan davetkâr mektuplar gönderilmez.
15. Kimse sizin hayatınızın sonuna kadar aynı partnerle briç oynamanızı beklemez.
16. Partnerinizin briçe ilgisini kaybetmesi sizin de briçi bırakmanızı gerektirmez.
17. 80 yaşınızda briç oynadığızı duymak kimseyi dehşete düşürmez.
18. Partneriniz size hiçbir zaman “Daha yeni briç oynadık” veya “Briçten başka hiçbir şey düşünmüyorsun” demez.
19. Oyun sonunda herkes sıkıştıma (squeeze) yapabilir.
20. Kısalık kötü bir şey değildir.
21. Sonuca çabuk ulaşmak kötü bir şey değildir.
22. “İki üzeri bir” (2/1) sistemi başka anlamlar çağrıştırmaz.
23. Briç oynamak bahanesiyle rahatlıkta evden çıkabilirsiz.
24. Devam edebilir...
2. Arasıra bir profesyonel ile briç oynamanızda hiçbir sakınca yoktur.
3. “On Emir” briç konusuna değinmez.
4. Briç oynarken partnerinizle fotoğraflanmaktan rahatsızlık duymazsınız.
5. Partneriniz sizin evvelce briç oynadığınız kişilerden nefret etmez.
6. Hiç tanımadığınız bir partnerle briç oynayabilirsiniz.
7. Çok iyi bir briç oyuncusu gördüğünüzde onunla briç oynama hayali kurmaktan dolayı vicdan azabı çekmezsiniz.
8. Olağan partneriniz kendisi olmadığında başka birisiyle briç oynamanızdan rahatsızlık duymaz.
9. Kimse size fazla briç oynamak körlük yapar demez.
10. Partnerinizin polis olma ihtimali sizi rahatsız etmez.
11. Ofisteki çalışma odanıza briç takvimi asabilir, briç şakaları yapabilirsiniz.
12. Birisine birlikte briç oynama teklifinizden dolayı tacizle suçlanmazsınız.
13. Briç oynarken kapınızı kilitlemenize gerek yoktur.
14. İnternette bir briç sitesini ziyaret ettikten sonra hayatınızın sonuna kadar bilgisayarınıza Filipinli genç kızlardan davetkâr mektuplar gönderilmez.
15. Kimse sizin hayatınızın sonuna kadar aynı partnerle briç oynamanızı beklemez.
16. Partnerinizin briçe ilgisini kaybetmesi sizin de briçi bırakmanızı gerektirmez.
17. 80 yaşınızda briç oynadığızı duymak kimseyi dehşete düşürmez.
18. Partneriniz size hiçbir zaman “Daha yeni briç oynadık” veya “Briçten başka hiçbir şey düşünmüyorsun” demez.
19. Oyun sonunda herkes sıkıştıma (squeeze) yapabilir.
20. Kısalık kötü bir şey değildir.
21. Sonuca çabuk ulaşmak kötü bir şey değildir.
22. “İki üzeri bir” (2/1) sistemi başka anlamlar çağrıştırmaz.
23. Briç oynamak bahanesiyle rahatlıkta evden çıkabilirsiz.
24. Devam edebilir...
Click here to edit.
BRİÇ MUSKASI
Tanrım,
Briç konusunda her zaman ve her yerde benim de konuşmam gerektiği düşüncesinden beni arındır. Çevremdeki insanları yönlendirme ve düzeltme arzusundan beni kurtar.
Benim diğerlerine yardımcı olabilmeme yardımcı ol, fakat hiçbir zaman patronluk taslama hevesi verme bana.
Konuşurken gereksiz detayları anlatmamam için beynimi serbest bırak ve bir an önce konuşmamın sonuna varmamı sağla.
Bana başkalarının eleştiri ve önerilerini de dinleyebilme nezaket ve sabrını ver; ve bu arada her fırsatta kendi eleştirilerimi onlara anlatmamam için dudaklarımı mühürle.
Bana nadiren de olsa benim de yanılabileceğim gerçeğini öğret.
Umulmadık yerlerde, beklemediğimiz insanların da iyi briç oynayabileceklerini görebilmemi sağla ve bana bunu onlara söyleyebilme inceliğini ver.
Her ne kadar benim çok derin bir akıl stoğum olduğuna ve bu birikimimden başkalarının da faydalanmamasının çok büyük bir kayıp olduğuna inanıyorsam da bırak bunu göstermeyeyim. Giderek daha seçici, tatminsiz, huysuz, kibirli ve izole kalmamak için artık daha fazla briç öğrenmemi engelle. Böylece hayatımın son döneminde etrafımda birkaç briç arkadaşım kalsın istiyorum.
Amin.
Hamiş: Hazır başlamışken acaba diyorum puan, empas, expas filân... Sen mevzuyu biliyorsun. Ayrıca bir de ben kulunu muzaffer, küffarı helâk eyle desem meselâ... Mecburiyetten Asımı çektiğimde Ruası tekten düşsün desem? Anladın sen onu Tanrım.
Click here to edit.
SONKESTİ
Sexte önemli olan ..... (Şimdi dikkatinizi çektiğime göre son sözümü söyleyebilirim.)
Evvelemir büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öper, ortancalara mahsus selâm ederim.
Briç oynamak kolay, zor olan iyi oynamak. Gerek kitapçılarda gerekse elektronik ortamda başına "Sadece ileri derecede briççiler içindir" diye not düşülmüş bir sürü kitap ve doküman bulabilirsiniz. Naçizane bendeniz bu mütevazi dokümandan briç bilgi ve tecrübesi daha ziyade orta sevide olan briççilerin faydalanabileceğini düşünüyorum. En azından amacım budur. Yazılanlar kesinlikle sistem öğretisi değil, kadim briç mantığı ve tecrübe birikiminin dökümüdür ki bunlar zaten ileri briççilerin müktesep vasıfları olduklarından, onlar için bu dokümanın ne yazık ki "keçi boynuzu" olmaktan öteye geçemiyeceğinin bilincindeyim.
Kolay okunabilmesi için olabildiğince kısa, öz ve komprime maddeler halinde esprili bir dil kullanarak yazmaya çalıştım. Geliştirmeye devam ediyorum. Ya ben ya briç bitmedikçe bu doküman da bitmez her halde. Ayrıca bu doküman sizlerin katkı, görüş, öneri, eleştiri vb. gibi bana ulaşan her türlü "geri besleme" (feedback) ile de sürekli güncellenmektedir. Gerçi ortalama Türk okuma dikkat süresini bir miktar aştı ama eşyanın tabiatı böyle.
Oynayın, tekrar deneyin, yine yenilin, daha güzel yenilin, kazanabileceğinize inanır hale gelirsiniz. Skor almak için kurulmuş makine olmayın, keyif alın. Oyunun sonucu değil kendisi önemlidir. Rakibiniz oyunu yarı aşamasında "tamam yendiniz" diye masadan kalksa amacınıza ulaşmış mı oluyorsunuz? Siz evden çıkarken yenmek için mi briç oynamak için mi çıkmıştınız?
40 seneyi aşkın bir süredir briç oynamaktayım. Bir 40 sene daha oynayacağım. Baktım olmuyor bırakırım. Dost mu arkadaş mı bilemem ama bu süre içerisinde çok kişi tanıdım, çok şey gördüm. Gelecek yaklaşıyor. Benden de aleme bildiklerimden naçizane bir şeyler kalsın istedim. Ne yazar ne de iddialı briççiyim. Sistematik aramayın, aklıma geliş sırasıyla ve keyifle yazdım. Herkesi memnun etmek mümkün değil. Tabii ki eleştiriler de olacaktır. Hepsine eyvallah. "Briççilerin kaderi sözkonusu, beğenmeyen taş olur walla" diye bir iddiam yok! Adım Hıdır, elimden gelen budur.
Hayırlı hürmetler diliyor, ille de güzellikler üflüyorum.
Sağlıkla kalın, sevgiyle yaşayın...
* PS : Sakın ola unuttum sanmayın. Nazım’ın Piraye’ye "ve sana söylemek istediğim en güzel söz henüz söylememiş olduğum sözdür" yazdığı gibi bendeniz de briç hakkındaki o son cümleyi halâ ısrarla arıyorum. Bulunca yazacağım. Sondan bir öncekisi ise malum-u aliniz : "N E V E R S T O P T H I N K I N G"
Bilinçli kitle için şiddet, korku ve cinsel içerikli, olumsuz davranışlara neden olabilecek, b.ku çıkarılmış geyik sanma! Senin de depene daş düşebilüü, tanıdık briççi çıkabilüü…
Evvelemir büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öper, ortancalara mahsus selâm ederim.
Briç oynamak kolay, zor olan iyi oynamak. Gerek kitapçılarda gerekse elektronik ortamda başına "Sadece ileri derecede briççiler içindir" diye not düşülmüş bir sürü kitap ve doküman bulabilirsiniz. Naçizane bendeniz bu mütevazi dokümandan briç bilgi ve tecrübesi daha ziyade orta sevide olan briççilerin faydalanabileceğini düşünüyorum. En azından amacım budur. Yazılanlar kesinlikle sistem öğretisi değil, kadim briç mantığı ve tecrübe birikiminin dökümüdür ki bunlar zaten ileri briççilerin müktesep vasıfları olduklarından, onlar için bu dokümanın ne yazık ki "keçi boynuzu" olmaktan öteye geçemiyeceğinin bilincindeyim.
Kolay okunabilmesi için olabildiğince kısa, öz ve komprime maddeler halinde esprili bir dil kullanarak yazmaya çalıştım. Geliştirmeye devam ediyorum. Ya ben ya briç bitmedikçe bu doküman da bitmez her halde. Ayrıca bu doküman sizlerin katkı, görüş, öneri, eleştiri vb. gibi bana ulaşan her türlü "geri besleme" (feedback) ile de sürekli güncellenmektedir. Gerçi ortalama Türk okuma dikkat süresini bir miktar aştı ama eşyanın tabiatı böyle.
Oynayın, tekrar deneyin, yine yenilin, daha güzel yenilin, kazanabileceğinize inanır hale gelirsiniz. Skor almak için kurulmuş makine olmayın, keyif alın. Oyunun sonucu değil kendisi önemlidir. Rakibiniz oyunu yarı aşamasında "tamam yendiniz" diye masadan kalksa amacınıza ulaşmış mı oluyorsunuz? Siz evden çıkarken yenmek için mi briç oynamak için mi çıkmıştınız?
40 seneyi aşkın bir süredir briç oynamaktayım. Bir 40 sene daha oynayacağım. Baktım olmuyor bırakırım. Dost mu arkadaş mı bilemem ama bu süre içerisinde çok kişi tanıdım, çok şey gördüm. Gelecek yaklaşıyor. Benden de aleme bildiklerimden naçizane bir şeyler kalsın istedim. Ne yazar ne de iddialı briççiyim. Sistematik aramayın, aklıma geliş sırasıyla ve keyifle yazdım. Herkesi memnun etmek mümkün değil. Tabii ki eleştiriler de olacaktır. Hepsine eyvallah. "Briççilerin kaderi sözkonusu, beğenmeyen taş olur walla" diye bir iddiam yok! Adım Hıdır, elimden gelen budur.
Hayırlı hürmetler diliyor, ille de güzellikler üflüyorum.
Sağlıkla kalın, sevgiyle yaşayın...
* PS : Sakın ola unuttum sanmayın. Nazım’ın Piraye’ye "ve sana söylemek istediğim en güzel söz henüz söylememiş olduğum sözdür" yazdığı gibi bendeniz de briç hakkındaki o son cümleyi halâ ısrarla arıyorum. Bulunca yazacağım. Sondan bir öncekisi ise malum-u aliniz : "N E V E R S T O P T H I N K I N G"
Bilinçli kitle için şiddet, korku ve cinsel içerikli, olumsuz davranışlara neden olabilecek, b.ku çıkarılmış geyik sanma! Senin de depene daş düşebilüü, tanıdık briççi çıkabilüü…
Bağışlarınız için "KERİZ FENERİ", görüş, öneri ve katkılarınız için : [email protected] pls.
Yapım, yönetim, reji, kostüm, dekor, ses, ışık, müzik, reklâm, dağıtım, halkla ilişkiler vs. : Aydın BARLAS
Dönüşümlü üçüncü hamur kağıda arkalı önlü tek renk baskılı olup ücretsizdir. * © - ™ - ® !
*** H İ Ç B İ R Ş E K İ L D E T İ C A R İ A M A Ç L A K U L L A N I L A M A Z !***
Yapım, yönetim, reji, kostüm, dekor, ses, ışık, müzik, reklâm, dağıtım, halkla ilişkiler vs. : Aydın BARLAS
Dönüşümlü üçüncü hamur kağıda arkalı önlü tek renk baskılı olup ücretsizdir. * © - ™ - ® !
*** H İ Ç B İ R Ş E K İ L D E T İ C A R İ A M A Ç L A K U L L A N I L A M A Z !***